ULUSAL EGEMENLİK KİMİNDİR
Türkiye’nin toprakları İngiliz, Fransız, Yunan ve İtalyanlar tarafından işgal edildiği o zor dönemlerdir ki, dönemin padişahı, bu manzara karşısında çaresiz ve biçare kalınca, teslimiyetçi tavrı ile adeta bütün düşmanın iştahını daha da kabarttı . Mustafa Kemal o manzara karşısında kafasında beliren “Ulus ve Egemenlik” kavramları, daha bir biçimlenmeye başladı, 19 Mayıs 1919’da Bandırma vapuruna binip Samsun’a çıktığında.
Atatürk’ün kafasındaki o sorunun cevabı da, yine onun kafasında ve yüreğindeydi.
“Ulusal egemenlik, sadece ulustadır. Türkiyeyi ancak bu anlayış ve bu anlayışla gelişen büyük kavga kurtaracaktır.”
Monarşiden demokratik düzene geçmek de, ancak halkın iradesi ve halkın oylarıyle seçilen Milletvekilleri ve o milletvekillerinin önemli ve hayati kararlar alacağı Türkiye Büyük Millet Meclisi sayesinde olacaktı.
Ankara Ulus Meydanı’na uğradığınızda, ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi binasını orada görebilirsiniz. Kendine özgü mimari yapısı ile, orada bir demokrasi müzesi durmaktadır. Türkiye’nin ve Türk insanının kurtuluş sembolü şekline dönüşmüştür o eski ve tarihi bina. Binanın o dönemden sonraki ismi, “Kurtuluş Savaşı Müzesi”dir. O günün milletvekillerini sembolize eden mumdan heykeller, o görüntüyük tam gerçeğe uygun şekilde geçmişi ve zor günleri anlatmaktadır.
Ne kadar anlamlı değil mi?
Yeni nesillere o zor günleri anlatmak, ilk meclisin toplantısını ve o ilk günün 23 Nisan tarihi olduğunu söylemek ve onların beyinlerine Türkiye’nin o büyük savaştan nasıl çıktığını anlatmak lazım...
Artık saray değil, anayasal düzen olacaktı. Artık hayati kararlar sarayda değil, halkın iradesini yansıtan demokrasi timsali Büyük Millet Meclisi vardı.
Atatürk, Türkiye’nin bütün illerinden gelen ilk kez seçilmiş milletvekilleri ile 23 Nisan 1920’te toplandığında, bu günün de çocuklara armağan edilmesini, hatta adına da, “Milli Egemenlik Bayramı” olmasını sağlamıştı.
İşte o anlayışladır ki, “Ulusal Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” diyerek bu günü kalıcı bir tarih sayfasına dönüştürdü.
Ulusal Kurtuluş’la ilgili bütün kararlar bu mecliste alındı ve o bütünlüklü ve güçlü politika, hatta strateji ile Kurtuluş Savaşı kazanılmış, düman topraklardan defedilmişti.
Tamı tamına koskoca 97 yıl geçti o anlamlı günün üzerinden ve bütün dünyada ilk olan “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” bütün ülkelerin çocuklarının katılımı ile, dünyaya güçlü bir kardeşlik ve dostluk mesajları verilmeye başlandı.
Unutmamak lazım... Güçlü ama inançlı, Atatürk çocukları, yeni Atatürkçü gençler olarak yetişmişler ve hala yetişmektedirler.
Atatürk şöyle düşünmüştü:
“Gelecek, çocukların ve Türk gençlerinin omuzlarında yükselecek ve güçlü bir Türkiye bütün dünyadaki yerini alacaktır.”
Öyle olmadı mı?
Bugün kendi ülkelerinde demokrasi savaşı veren pek çok ülke, Atatürk’ü ve onun Kurtuluş Savaşı’nı örnek almaktadır. Şayet internete girerseniz, kimin Atatürk ve Türkiye için neler söylediklerini öğrenmiş olursunuz.
Almanların ünlü diktatörü Hitler bile, “Ben Atatürk’ü örnek aldım” derken o ayrıntıda, Atatürk’ün kendisi gibi diktatör olmadığı gerçeğini de söylemek durumundayız.
Uzakdoğu ülkeleri, Rusya ve daha nice ülkeler Atatürk ismi ile kendi yollarını çizmişler ve ülkelerine gerçek demokrasiyi sokmak için bir ideal olarak kendi yollarında yürümüşlerdir.
Ne mutlu bize ki, Atatürk gibi büyük bir devlet adamının, büyük asker ve büyük siyasetçi Türk Ulusu’nun kurtuluşunda önemli rol oynadığını idrak etmiş ve onun veciz sözleri ile kendi yolumuzu bulmuşuz...
23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramı, bütün çocuklarımıza kutlu ve mutlu olsun!...