ULUSAL KOZMİK BEYİN
Solcu olun ,sağcı olun ,ateist olun ,ne olursanız olun ,ama önce TÜRKÇÜ 8 gibi mücadele adamı olun …
Siyasetçilere söylüyorum bunu;
Hangi fikir ve felsefeyi benimserseniz benimseyin ama inanç ve çizginizden , önce Türkiye Kadar Sağlam Olun.
Bu Bir,
İkincisi…Muhalif olun ,muvafık olun ,münafık olun ,ne olursanız olun ,ama önce Türkeş kadar vatan sever olun
Rauf TAMER
DR Akkan Suvver 6 Nisan 1997
Makalelerinden rahmetli başbuğ Türkeş’i okuyalım.
Bu gerçek manada bir özveridir.
DEVLET adamlığının ölçüsüdür. Millet-devlet anlayışını yüksek kıstasıdır. O bütün vatan severlerin eteklerindeki taşı atarak, bölücü mihraklara karşı birlik idraki ile çözülmeyecek mesele olmadığına inandırdı.
MESELELERİ gurura düşmeden ele alırdı. Ve çok sevdiği bir sözcüğü burada zikretmeden vazgeçmeyeceğim. Türkeş derdi ki; “Şahıslar gurura geldi mi artık gözlerine çöp , kulaklarına su ve kalplerine zulmet kaçar.”
O meseleleri küçük küskünlüklerinin ağından kurtarıp, tam bir objektif ve habislikle ele almıştı. Dolayısıyla suçlamaları mahşere kadar götürmez sosyal hayatı akla, insafa , gelenek ve göreneklere dayanan bir frenle ayarlardı. Onun içinde Türkeş hem pasif mukavemete, hem de aktif müdahale şuuruna sahip aynı zamanda emrivakilerin esiri değil gerçek bir liderdi.
EVET, Türkeş’i anlaşılır, bilinir kılma onun vasıflarını, ölçülerini ortaya koymakla mümkündür
LİDERLİĞİ, 12 Eylül öncesinde davasını tabiatından dolayı, adeta tescil edilmiştir. Zira 12 Eylül öncesinden Türkiye’nin kurtarılma davasını yürüten, bu konuda stratejiyi tayin eden misyonu yüklenen odur.
ONUN, emsalsiz amaç çap mücadelesi ile birlikte ortaya koyduğu fikir ve aksiyon birliğinin eseri bugün ortadadır. O eser için, manevi haz ve tahammül gücü ile, bütün ızdıraplara göğüs germiştir.12Eylül mahkemelerinde uğradığı iftiralar, maruz kaldığı husumetler kendisine reva görülen zindanlar ve darağaçları onun yolundaki tecellilerin oluşturmuştur. Âmâ o devrilmeden düşmeden, ölmeden davasını ve inancını o karanlık günlerde her türlü kötü şartlara rağmen ayakta tutmuştur. Gün gelmiş en yakınları onu terk etmişler. Gün gelmiş beraber yürüdüğü, beraber yargılandığı arkadaşları ona karşı en akıl almaz davranışları sergilenmişlerdir.
KENDİSİNİ terk edenler, çelmeleyenler, vefasızlık gösterenler olmuştur. Hatta boyunu ondan daha uzun görenler, kendisini ondan daha genç ve yakışıklı bulanlar türemiş, bunlar bilgi ve becerdiklerini ortaya koyacaklarını, ona karşı dejenere davranışlar sergilemişlerdir.
Türkeş’i herkes albaylığından dolayı asker olarak niteler, oysa o seksen yıllık hayatının yirmi iki yılını askerlikte, otuz yedi yılını ise siyasette geçirmiştir. Gene seksen yıllık hayatının üç safhasında toplam yedi yıl siyasetten hapis yatmış yaklaşık iki yılda yurt dışında gene siyasetten ikamete mecbur edilmiştir.
“ Artık iş kalmadı yarenler bizde
Tökezler olduk, yazıda-düzde
Şairdik, hatiptik yazardık sözde
Ekmeği yemeğe ağızda diş yok!
Artık bundan böyle bizlere iş yok!
Hayra yorulacak hayal yok, düş yok
Yuvamız bomboş uçacak kuş yok!
Üstüne dikmeye ağaç yok, taş yok “
Kardeşlerim; bunları yazmamın gereği şudur,
Birilerinin dezenformasyon ile kişileri düşman gözüyle görmeye çalışmak insanlık suçudur. Başbuğ Türkeş de iyi ışıklar içinde uyusun, vatanseverdir, iyi niyetli bir komutan, ve siyasetçi idi.
Eleştiriye açık cesur, komutandı. Benim sadece gördüğüm, H. Nihan ATSIZ ile yol ayrımından doğan eksikliktir. Orada vicdani olguları ağır basmasaydı, Başbuğun , Türkiye şuan tek terörle mücadele etme gereği gösterecekti ne de kültür demokrasimiz bozulmayacak Atatürk’ün çağdaş , ileri ve medeniyet vasıflarını yakalayarak , hem turan sevdamız gerçekleşecek hem de dünya liderliğinde söz sahibi olacaktık o anı yargılamak kayda değer olduğunu bir anlamı olduğunu sanmıyorum belki de konjektür gerektiriyordur. Bir sonraki yazım usta efsane gazeteci ve yazar Engin KÖKLÜÇINAR’ın “Parasız Kitap” ı olacak.