Unuttuklarımız..
Hadi gelin biraz nostalji yapalım...
Hani sevgilimizle, arkadaşımızla, cepten kısa bir şeyler yazıp dertleşiyoruz ya...
Bırakalım bunu...
Biraz nostalji yapalım ve eskiyi hatırlayalım..
Malum unuttuk... Çoktandır mektup yazmıyoruz... Hem de sevgilimize, dostumuza, annemize, babamıza.....
Kısaca aslında kimseye yazmıyoruz..
Yani kimseye sevgili arkadaşım, dostum, kardeşim seni özledim seni seviyorum demiyoruz..
40 karakterle bunu anlatmak mümkün değil...
Kısaltılmış hecelerle, emojilerle anlatılan sevgilerin gönderilen selamların bir değeri var mı sizce...
Bırakın sevgi saygı sözcüklerinizi öfkelerinizi, kıskançlıklarını bile sıkıştıramazsınız o 40 karaktere...
Türkçe zengin bir dildir...
Nokta konulmadan yazılabilen tek dil...
Sevginiz, öfkenizi, kıskançlığınızı nokta işareti yerine ve veya bağlacıyla sonsuz satırla anlatabilirsiniz...
Mektup sizin kelime haznenizi genişlettiği gibi konuşma yeteneğinizi de geliştirir...
Yazacağınız bir cümle ile unuttuğunuz veya iyice yapaylaştırdığınız sevgiyi yüreğinizin derinlerinden bulup yeniden çıkarabilirsiniz...
Yazmak, belki de yazdığınız her mektup bir eserin başlangıç satırları olabilir...
Bir adım ötesi o mektup tarihe bırakılan bir not, gelecek kuşaklar için insanı duygularımızın kriptolarını veren bir belge olacaktır...
Bilgisayardan yazacağınız mektup sanal dünyanın keşmekeşi arasında kaybolur gider...
Elbette birde dijital olamayan klasik fotoğraflar var...
Unutmayın fotoğraflar ve yazılar kalıcıdır...
Size bir önerim var..
Anısını yaşatmak istediğinizle/istediklerinizle bir fotoğraf çektirin...
Sonrada onlara duygularınızı anlatan mektuplar yazın...
Hem gelecek kuşaklara bir belge olsun...
Hem de insanı değerleriniz yaşatın...
Veya cebinizden bir SMS çekin...
Sonucu sonra değerlendirirsiniz...