Uykusuz gecelerinizde hangi saati dinliyorsunuz? 
Size hayatın sırlarını hatırlatan vücut saatinizi, mi yoksa duvardaki saati mi?
Yavru kuşun kanadı gibi çarpan kalbiniz mi daha yakın size yoksa sabaha yaklaştığınızı hatırlatan duvar saati mi?
Hangisinin sesi daha çok sevindirir sizi?
İcadından bu yana bir birini kovalayan akreple yelkovanı 55  yıldır kovalayan Tuzla’daki saat tamircilerinden İbrahim Aslan Balıkesir’in Susurluk ilçesinde 1939 yılında doğmuş.
Askerlikten önce çeşitli işlerde çalışan Aslan o görevini tamamladıktan sonra İstanbul’a gelerek Malatyalı Cemal Veral’ın yanında saat tamirciliğine başlamış. 
Ustası da mesleği Mustafa Şemi’den öğrenmiş.
Ustasının yanında çıraklıktı, kalfalıktı derken ilk dükkânını 1975 yılında Bostancı’da açmış.
Bostancı’da saat ticareti değil, sadece tamircilik yapan İbrahim Usta’nın işleri bozulunca 1985 yılında geçici olarak Tuzla’ya gelmiş.
Niyeti emekli olup Susurluk’a dönmekmiş ama, olmamış işte; emekli olamamış.
Aslan 30 yıldır sanatını Tuzla’da icra ediyor.
Ev olarak da kullandığı altı metrekarelik dükkânı Cami Mahallesi’nde Birinci Ahmet Camii’nin karşısında bir çınarın altında.
Onu Tuzla’da tanımayan, yolu küçücük dükkânının önünden geçmeyen yok.
Yalnız yaşıyor, “Yalnızlık çekilir gibi değil.” diyor.
Ama yine de haline şükrediyor.
Çok okuyor ve yazıyor İbrahim Usta.
Onu, saat tamir etmediği zamanlarda mutlaka okurken görebilirsiniz.
O Tuzla’da bir “renk”tir.