İSKENDER ÖZSOY

İSKENDER ÖZSOY

ÜSTÜ KALSIN

ÜSTÜ KALSIN / Olmuyor İşte

OLMUYOR İŞTE

 

İstanbul’un doğu kapısı Tuzla’nın tarihiyle ilgili olarak elimizde öyle çok
sağlıklı bilgiler yok maalesef.
Şöyle yazmam belki daha doğru olur:
Var da ben ulaşamadım.
Tuzla’nın geçmişi Bizans’a kadar uzanıyor.
Bizans döneminde Tuzla’da Akritas adında bir yerleşimden söz ediliyor.
Osmanlı belgelerinde hem Tuzla adı, hem de başka adlar geçiyor.
Bunlar yaşadığım ilçenin çok uzak tarihinden.
Ben son yüz yılını merak ediyorum Tuzla’nın.
Bin nüfuslu bir Rum köyü olan Tuzla’da mübadeleden önce hayat nasılmış, kiliseler neredeymiş, eğlence yerleri var mıymış, kendilerini "yerli" diye adlandıran ailelerle Balkan muhacirlerinin Rumlarla ilişkileri nasılmış? O yıllarda Tuzla’da kaç okul varmış, okulda -veya okullarda- Rumlarla Türkler birlikte mi okuyormuş?
Bu ve benzeri şeyleri merak ediyorum.
Son aylarda iğneyle kuyu kazar gibi elde ettiğim küçük bir bilgiyi yazayım
önce.
1894 yılındaki yangında yanan okulun yerine Tuzlalılar 40 bin kuruş
toplayarak 1902 yılında sahilde yeni bir okul yaptırmış. Okulsuz geçen sekiz yılda dersler kilisede, bakkalda ve kırda yapılmış.

Tuzlalıların belleğinde önemli yeri olan bu okul yıkıldı, arsası yıllarca boş
kaldı. Bugün arsasına lokanta binası yapılıyor.

Tuzla’daki kiliselerin adları biliniyor ama hangi kilise nerede bilen yok.

Hepsi gaddarca yıkıldı, yok edildi.

Bu tarih ve kültür gaddarlığının son örneği Birinci Ahmet Camii’nin
çaprazındaki hamam kalıntısının kapatılması ve üzerine dükkân yapılması.

Şimdi de isterseniz Tuzla’nın çok yakın tarihine göz atalım.

Bu yıl Tuzla’nın ilçe oluşunun 20. yılı.

İlçe yaz ve Ramazan etkinlikleri açısında son yılların en kötüsünü yaşıyor.

2004 yılında on ülkeden 18 grubun katılımıyla uluslararası çapta etkinlik
düzenlenirken, Yunanistan’dan belediye başkanları konuk olarak
ağırlanırken bu yıl etkinlik adı altında Tuzla halkına değil de sadece bir
kesime hitap eden adı sanı duyulmamış şarkıcı ve türkücüler konser
veriyor; orta oyunu adına şaklabanlıklar yapılıyor.

Tören alanı lunapark ve konserler için ayrılırken İSPARK’ın bir bölümüne
de çay ocakları, dürümcüler ve elbiseciler için ilkel kulübeler kuruldu.

Ya sahilin durumu?

İstanbul’un ender nefes alınabilecek yerlerinden biri olan Tuzla sahilindeki
yeşil alan bugün mangal sefası yapanların işgali altında. “Mangalcı” denilen
bu kitlenin bıraktıkları pislik de madalyonun diğer yönü.

Belediye Başkanı Şadi Yazıcı’nın ilçeye eski başkanlar İdris Güllüce ve
Mehmet Demirci’den çok daha fazla hizmet ettiği bir gerçek.

Bunu yazmamak haksızlık olur.

Başkan, sık sık mahalleleri dolaşıyor, sokak iftarları düzenliyor.

Ama Yazıcı’yı Tuzla’nın Ankara ve İstanbul Mercan diye anılan bölgesinde
ve Manastır Mevkii’nde hiç görmedik.

Başkan Yazıcı Mercan ve Manastır sakinleriyle, bir araya gelmeyi, onlarla
da sohbet edip dertlerini dinlemeyi, etkinlerin bir bölümünü oraya
aktarmayı neden düşünmez?

Yine etkinliklere dönecek olursak.

Gösteri ve konser adı altında yapılanlar Tuzla’ya yakışmıyor.

Tuzla Belediyesi kasımda kuruluşunun 20. yılını kutlayacak.

O günlerde bu anlayışla etkinlik yapılacaksa hiç yapılmaması, daha iyi.

Maltepe Belediyesi gibi Ajda Pakkan’ı, MFÖ’yü, Emel Sayın’ı getirin
demiyoruz ama bundan sonraki etkinliklerde biraz daha seçkinci
davranılsın.

Son bir not.

Konserlerin yapıldığı alan yetmiyor.

O alanda ısrar yersiz.

Konser günlerinde Tuzla’nın ötesi berisine geliyor.

Yeni konser alanı gerek Tuzla’ya.

Bu konuda iki önerim var.

Binevler Sitesi’nin önünde yeni otopark olarak düzenlenen alanla nikah
sarayı ve kültür merkezinin altındaki alan.

İkisi de konserler için çok uygun.

Bilmem dikkate alınır mı?

 

<