İSKENDER ÖZSOY

İSKENDER ÖZSOY

ÜSTÜ KALSIN

ÜSTÜ KALSIN / Satırlara Yansıyan Mübadele Dramı

SATIRLARA YANSIYAN MÜBADELE DRAMI

 

Mübadelenin 90. yılı yaklaşıyor.

30 Ocak 1923 tarihinde Lozan’da TBMM Hükümetiyle Yunanistan Hükümeti arasında imzalanan Yunan ve Türk Halklarının Mübadelesine İlişkin Sözleşme ve Protokol hayata geçirildiği andan itibaren büyük dramlar da yaşanmaya başlandı.

O günlerin, o dramların tanıkları birer birer aramızdan ayrılıyor.

Anıları kayıt altına alınan birinci kuşak mübadiller geleceğe sözlü miras bıraktılar.

Ancak mübadillerin Yunanistan’dan, doğdukları topraklardan getirdikleri belge ve fotoğraf o kadar az ki.

Bu belgelerden biri, daha doğrusu hüzün yolculuğunu anlatan notlar elime geçti yakın zamanda..

Vodina’nın Fuştan (Fustani) Köyü’ndeki Çarşı Mahallesi Camii’nin imamı Ali (Durgut) Hoca’nın oğlu Hasan Durgut tarafından yıllar sonra bulunan notlar hem acıyı hem de sevinci yansıtıyor.

Babası gibi Fuştan’da doğan Hasan Durgut, 96 yaşında.

Notlara geçmeden önce onun babası hakkında anlattıklarına bir göz atalım isterseniz: (*)

“Rumların, Fuştan’a gelir gelmez Çarşı Camii’nin üstünde saat olan tahta minaresine alemini söküp çan takmalarına çok üzüldü babam. Selanik’te medresede okumuş olan babam çan seslerini duyunca ‘Eyvah, bu günleri de mi görecektik’ diye ağladı. Ancak, Rumlar din  adamı olduğu için ona hürmet ederlerdi. Gördükleri zaman hep ayağa kalkarlardı.”

Notlara gelince.

Kaç sayfa olduğu, nerede tutulmaya başlanıp nerede bittiği belli değil.

Bulunan notlar sadece 12 satır.

1950’lil yıllarda Kütahya’da ölen Ali Durgut’un notları şöyle:

“İş bu 1340 senesi (1924) temmuz ayının 6. salı günü (....) meselen fuştan'dan salı günü hareket ettik vertikop istasyonuna geldik.tamamen eller (...) çadırlar altında hararetin şiddetinde günler geçirdik ondan sonra oradan kalktık kendi paramızla selaniğe geldik. orada dahi az çok 1 ay durduk. Orada dahi Hiçbir muavenet olmaksızın (..).. Ondan sonra kendi paramızla vapura bindirdiler ve topumuzu izmit’e sevk ettiler orada dahi (....) misafirhanelerde rezil perişan bir halde günler geçirdik. ondan sonra parası olan kütahya’ya gelmek için, (...) olmayan safran'a veyahut yalova'ya gitmek karar verdiler. netice-i kelam eylülün 25'inde (...) şimendiferle kendi paramızla Kütahya kasabasına teşrin-i evvelin ibtidasında yani pazartesi günü Kütahya misafirhanelerinde misafir olduk. Orada bir gece misafir takımıyla(?) bizi karşıladılar ertesi günü herkese mükemmel konaklar verdiler herkes güzelce yerleşti.” 

……….

Notları ulaştıran Mustafa Bayca’yla sadeleştiren İsmail Ziya Konyalı’ya teşekkür ederim. 

(*) Hasan Durgut’la röportaj. İki Vatan Yorgunları. Bağlam Yayınları. İstanbul, 2003.

<