İSKENDER ÖZSOY

İSKENDER ÖZSOY

ÜSTÜ KALSIN

ÜSTÜ KALSIN / Tuzla'ya Arkeopark Yapılsa Fena mı Olur?

Kültürel ve doğal varlığı talan edilmiş Tuzla’nın önde gelen akil adamları, bu talanın önüne geçmek ve kaybolan kültürel değerlerimizden elde kalanlara sahip çıkmak için çalışıyor.
Neler neler kaybedilmiş Tuzla’da bugüne değin, bir bilseniz.
Tuzla’nın son yüz yılına dair evler hariç, hiç iz yok dense yeridir.
Rumların yaşadığı dönemden kiliseler, ayazma yok mesela.
Hepsi acımasızca yok edildi.
Oysa onlar insanlığın ortak kültür mirasıydı.
O dönemden kala kala bugün özel mülkiyet olan dört duvar şaraphane ve yine özel mülkiyet olan manastırın duvarları kaldı.
Yok edilenlerden biri de Birinci Ahmet Camii’nin kitabesi.
Kimse bilmiyor ne olduğunu; kitabe olduğunu hatırlayan da yok,
Kim bilir kaç yıl önce iyi sıhhate olsunlara karıştı.
Mezar taşları da öyle. 
Mezarlıkta ayrı bir yerde toplanmış, geçmişi 250 yıl önceye uzanan beş on mezar taşının geleceğinden endişe ediyorum doğrusu.
Bugün sadece Osmanlı eseri dört çeşme kitabeleriyle iyi kötü ayakta.
Bu çeşmeler uzun süre kullanıldığı için bilinç dışı sahiplenmeyle ayakta kalabilmiş.
Yukarıda akil adamlardan ve çabalarından söz ettim.
Hayrettin Karaca (Toprak Dede) ve A. Nihat Gökyiğit (Yaprak Dede) tarafından 1992 yılında kurulan Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) Tuzla Sorumluluğu, 2 Nisan’da düzenlediği yönetim toplantısında gelecek üç aylık faaliyet planını görüştü.
Bu görüşmede ele alınan konulardan en önemlisi bence Tuzla’nın çevre sorunuyla doğal ve kültürel varlıklarının tespiti ve konuyla ilgili çözüm yollarının aranmasıydı.
İşte örnek çaba.
Bu çabaya ben de bir öneriyle katkıda bulunmak istiyorum.
Gidenler gitmiştir ama kalanlarla Tuzla’ya bir arkeopark kurulabilir,  Kuşadası’ndaki Başkan Kasım Yaman Parkı gibi. 
Bunu kim yapar, nasıl yapar bilmiyorum ama, yapılmalı.
İlgili/yetkili kurum ve kuruluşların işbirliğiyle bir saha araştırması sonucu kıyıda köşede kalmış eserler ortaya çıkarılsa  ve bu eserler sahil dolgu alanına yapılacak bir arkeoparkta sergilense fena mı olur?
ŞU 40 PAFTA SORUNU
Tuzla’nın yıllardan beri halledilemeyen 40 pafta sorunu var.
Bir başka deyişle Cami ve Postane mahallelerini kapsayan alanda Rumlardan kalan evlerin restore edilmesi ve bu mahallelerin imar sorunu.
Geçen ayın son günlerinde belediyede sahil 40 pafta köy içi koruma amaçlı revizyon uygulama imar planı toplantısı yapıldı.
TEMA Vakfı Tuzla Sorumluluğu bu toplantıya aralarında konunu uzmanı kişilerin de olduğu bir ekiple katıldı. 
Ekip, toplantıda iki mahalledeki 610 bina, 142 eski eser, 119 tescilli bina ve 91 röleve restorasyonu yapılmış binaya ilişkin öneriler sundu.
Toplantının sonuçlarını bekleyeceğiz.
Evet,  Rumlardan kalan tarihi ve tescilli evlere sahip çıkılmıyor ve evler birer birer yok oluyor.
Bu yok oluşun sebeplerinden biri evlerin çok hissedarlı oluşunun getirdiği anlaşmazlıksa, bir diğer nedeni de satın almak isteyenlere mal sahibi/sahipleri tarafından çok yüksek verilmesi.
Avuç içi kadar bir evin 16-17 hissedarı var.
Bu hissedarlar ne restorasyon için, ne de alıp restore edeceklere satış için anlaşabiliyor ve evler yıkılıp gidiyor.
Bunlardan öte bu iki mahallede yaşayanlarla söz sahibi olması gereken STK’ler, yerel siyasetçiler ve yöneticiler, kanaat önderleri hatta üniversitelerden temsilciler bir araya gelip çözüm üretemedi.
Çabalar bireysel olmaktan öteye gitmedi, o çabalar da yetmedi.
Böyle olunca da İstanbul’un tarihi dokusu her şeye rağmen ayakta olan ilçelerinden biri, belki de birincisi Tuzla istenmeyen sonuçlarla karşılaşma sarmalına girdi.
40 paftada yine de güzel şeyler oluyor.
Tuzlalı bir aile dede yadigârı evlerini Anıtlar’ın çizdiği çerçevede restore etti ve ortaya pırıl pırıl bir ev çıktı.
Yanı sıra Cami Mahallesi’nde biri kâgir üç Rum evi daha restore ediliyor.
Bu dört uygulama, evleri dedelerinden miras kalanlara örnek  ve  bir araya gelerek çözüm üretmelerine ışık olur inşallah.
 

 

<