D.ALİ GÜLTEKİN

D.ALİ GÜLTEKİN

UYUYAN GÜZEL UYANDI

Vatanseverlik ve hainlik kavramları herkesin diline persenk olmuş vaziyette.

Artık o kadar seviye düştü ki, kendi partisinden olmayana bile hemen hain damgası vuruluyor. İhanetlerin bile vatanseverlik adına yapıldığı bir dönemden geçiyoruz.

Kısacası at izi, it izine karışmış durumda.

Bu güne kadar İç siyaseti ve dış siyaseti dizayn eden yapılar, uzun zamandır sessizliğini korurken bir anda yine hareketlenmeye başladı.

Emekli Büyükelçiler,  Emekli Amiraller…

Darbeler ve muhtıralar dönemi tam geride kaldı derken, darbeci ve muhtıracı atıkları sessiz ve derinden yine ortaya çıktı.

“Yüce Türk Milletine…”

Ne zaman böyle bir hitap duysak tüylerimiz diken diken olur. Çünkü bu ülke böyle çıkışlarla çok bedel ödedi ve artık ödemeye niyetli değil.  Milleti test etmeye kalkanlar, yine millet tarafından en ağır şekilde cezalandırılacaklarını akıllarından çıkarmasınlar.

4 Nisan’da, 104 Emekli Amiral imzasıyla gece yarısı bir bildiri yayınlandı.

Bildiri şöyle başlıyordu.

Yüce Türk Milletine.”

Ve bildiriden satırbaşları:

Son zamanlarda gerek Kanal İstanbul, gerekse Uluslararası Antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi'nin tartışmaya açılması endişe ile karşılanmaktadır.
Montrö, Karadeniz'e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi olup Karadeniz'i barış denizi yapan sözleşmedir. Montrö, Türkiye'nin herhangi bir savaşta, savaşan taraflardan birinin yanında istemeden savaşa girmesini önleyen bir sözleşmedir.

Montrö, Türkiye'nin II. Dünya Savaşında tarafsızlığını korumasına imkân yaratmıştır. Bu ve benzeri nedenlerle, Türkiye'nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına, masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz.”

Ve bildirinin devam eden bir bölümünde:

“Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir “ diyordu Amiraller.

Şimdi millet soruyor. Siz kimsiniz? Bu bildiri ne anlama geliyor ve neden gece yarısı yayınlanması gerekti? 

Ve en önemlisi arkanızda kimler var?

Bu soruların cevaplarını  “Yüce Türk Milleti Adına” hareket eden  yargının ortaya çıkaracağına inancımız tam.  

Ülkemiz kritik bir dönemden geçerken böyle bir bildiri yayınlamak kimin işine yarayacak derseniz elbette Türkiye’nin bağımsız olmasını, bağımsız karar vermesini istemeyenlerin işine yarayacaktır. Ama asla Türk Milletinin işine yaramayacaktır.

Devletler zaman zaman uluslararası anlaşmalar imzalar. Değişen şartlara uygun olarak yeni anlaşmalar yapabilir, daha önce yapılmış anlaşmadan çekilebilirler.

Möntrö anlaşmasını baştan sona bir kez daha tam olarak okumanızı öneririm. 

Möntröyü kullanarak Kanal İstanbul’a karşı çıkanlar konusunda önerim şudur.

Artık şu eski kafalarınızı değiştirin. Dünya eski dünya değil, Türkiye eski Türkiye değil. Yüce Türk Milleti dediğiniz bu millet de artık eski millet değil.  

Millet adına karar verecek olan sadece Milletin seçtiğidir. Çünkü millet seçtiklerini ülkenin çıkarı için ne gerekiyorsa yapması için görevlendirmiştir. Karar verme yetkisini sadece ona vermiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti güçlü bir devlettir. 

Bu milletin bırakın darbe girşimini, darbeyi çağrıştıracak herhangi bir söyleme bile en sert şekilde cevap vereceğini aklınızdan çıkarmayın.

Bu millet akıllandı.

Uyuyan güzel uyandı artık.

<