Dünyanın pek çok ülkelerini gezdim. Her gittiğim yerde tarihi eserler ilgi alanıma oturdu. Mimarideki yapılanmalar ve ünlü heykeltıraşların görkemli eserleriyle de farklı düşünceler edindim. Ama, hiçbir vakit hayranlık duymadım. Nedeni ise, ülkemin topraklarını karış karış tanıdıktan sonra asıl medeniyetlere geçiş noktasının Türkiye’den başladığı gerçeğini gördüm.
Adriyatik kıyılarının ışıklı cazibesinden başka şeyler hayalimde yer etmedi. Avrupa’nın halini, sıcağın etkisiyle ağaç gölgesinde başlarına birbirinin içine gömmüş ülkeler topluğu olarak değerlendiririm. Evet, etrafı koruluklar ve su kanallarıyla çevrelenmiş şehirlerin yapısına baktığınızda, nakışlı binaların üzerinden gözünüzü aşırdığınızda gökyüzünü görürsünüz. Beğendiğimiz şeyler hayatımızı etkiler. Asırlardır, Avrupa’nın kültürel durumunu dilinden düşürmeyen aydın kesimimiz, yıllarca oraların fiyakalı giyim tarzından kendilerini kurtaramamışlardır. Soluklarında bile, yabancı sigaraların süksesini taşımışlardır.
Şimdi yollarımız, modern çehresiyle, her yere uzanabilen kollarıyla bütün şehirlerimizi, ilçelerimizi kuşatmış bulunuyor.. Ulaşım rahatlığının akış yönüne kapılırsanız, güzel bir ülkenin onurunu içinize sindirirsiniz. Her karış toprağımız, cennetin büyüsüne bürünmüş gibi, adeta bir rüya alemine dönmüş..
TRT’nin ana müziğimiz ve türkülerimize program zenginliği katmış bulunan iki kanalında, birbirinden güzel eserlerle insan duygusu alabildiğine okşanıyor. Şarkılar, türküler, sazlar eşliğinde söylenirken, ekranda da güzel yurdumuzun şahane yerleri; il il, ilçe ilçe gösteriliyor. Bunları seyrederken inanın, gurur üstüne gurur tazelersiniz. Başkalarının etkisinde kalarak yabancı hayranlığından kurtulup, gönlünüzün penceresini, bizim diyarlara açınız. Kıyaslamak ve düşünmek için güzel yurdumuzun yörelerine odaklanın. Şayet gezme ve görme imkanı bulamıyorsanız, TRT’nin şarkılar ve türküler ekranlarının seyrine kendinizi kaptırınız. İnanınız, böyle bir ülkede yaşadığınız için kendinizi şahlanmış hisler içinde bulursunuz. Tatile çıkmayanlar için, yurdu ekrandan tanımak zevki; içinizi kemiren dertleri de silip götürür..
Bayram süresince vakit ayıracağınız  ufak şekerlemelerle, (yani kısıtlı, uyumaya meyilli ) aralıklarla yaşamınıza renk katabilirsiniz..
Türkiyem; her haliyle tabiatın “moda defilesi” için kurguladığı bir gösteri merkezini andırıyor.. Doğanın ülkemizdeki ekolojik önemini kavrayalım.. Rüyada bile, bir eşine emsaline rastlanılmamıştır..
ÇOCUK AKLI!.
Türkçe dersinde fiil çekimi bilinmedikçe kuralına uygun cümle kurulamaz. Okul yaşamında her çocuğun başından geçmiştir. Hatalı cümle kurulması yüzünden kırık not alan çocukların sorunlu derslerinden biri de fiil çekimidir..
Baba, oğul arasında kırık not nedeniyle şöyle bir konuşma geçer.
Baba, oğlunu teskin ederken “üzülme oğlum” der. Her öğrenci bunun kolay bir şey olduğunu bilmelidir. Bak anlatayım:
“ Yıkanıyorum, yıkanıyorsun, yıkanıyor, yıkanıyoruz, yıkanıyorsunuz, yıkanıyorlar.” dersem, bu söylediklerim nedir?
Oğlu cevap verdi:
“Herkes yıkanıyorsa, mutlaka günlerden pazardır.”
NOT ALINACAK SÖZLER: “Bir kadının yüzünün taşıdığı ifade, sırtına giydiği elbiseden daha önemlidir.” (Dale Carnegie)