VEFAYLA VEFASIZLIĞIN KESİŞTİĞİ NOKTALAR
Bütün insanlığın duygusal yapısında, her zaman vefayla vefasızlığın
kesştiği noktalar vardır. Vefa, esasında bir erdemdir. Vefasızlık da erdemsizlik
ve acımasızlıktır. O bağlamda dün geride bıraktığımız son “Babalar Günü” için
birşeyler karalamak geçti içimden.
Belki bana soracaksınız...
“Bu yazıyı neden Babalar Günü’nde yayınlamadınız?”
Bence doğru bir sorudur da, “Babalar Klasiği” olmasın diye Babalar
Günü için bütün düşüncelerimi ve yaşadıklarımla yaşayamadıklarımı bugüne
bıraktım. Böyle günlerde gazetelerin hep babalarla ilgili olur. Lakin ben, sevgi
ve sevgisizlik ötesindeki “Baba ve evlat ihanetlerine” atıfta bulunmak istedim.
Esasında her baba, arkasından gelen evlatları ve nesiller için bir
fenomendir. Hep onun geçtiği yollardan yürümek isterler. Veya onun duygu ve
düşünceleri ile hayatlarını sürdürmek isterler.
Bu konuda ne kadar yazı yazdığımı hatırlamıyorum. Bu yazım da “Babalar
için” son halka olsun diyorum.
Hani yazarlar için söylenen bir söz vardır...
“Yazarın yazdığı kendi derdir” derler ya... Herhalde benim de bugünkü
duygusal yazım, kendi derdim olsa gerek.
İnsan hayatında pek çok sevinçler ve kederler vardır. Kendi kitaplarımda
dile getirdiğim duygusal ögeler, gerçekte benim duygularımla yaşadıklarımdır
diyebilirim.
Babamı İkinci Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında 1948 yılında bir 29
Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda kaybettiğimde henüz beş yaşında idim. O
bağlamda o yaşta babasız büyümenin acılarını yaşarken, hep anılarımla ve
babamla geçirdiğim günleri düşünürüm zaman zaman. Hatta İkinci Dünya
Savaşı esnasında Alman uçakları üzerimizden geçerken, unutamadığım en etkili
korku, herhalde babamın beni kaptığı gibi bahçemizdeki sığınağa girişimizdir.
O yaşta kaç tane hatırası olur insanın? Veya yaşananların kaçını
hatırlayabilir. İşte o bağlamda bazı yaşanmışlıklar belleğimde kalırken, zaman
ve hayat gerçeğinin terazisinde kendimi tartar ve annesiz veya babasız büyüyen
çocukların duygularını bir hamur yaparak romanlarımı ve öykülerimi kaleme
alırım.
Şiirsel akışta da hep o anılar vardır esasında.
Uzun bir hayatın akışında insanlar neler neler görmezler veya yaşamazlar
ki...
Uzun memuriyet yaşantımda hasbelkader Çocuk Yuvaları ve
Huzurevi’nin sorumluluğunu bana vermişti bakanım nedense. O bağlamda
kendi yaşadıklarımla gözlemlerim, gerçekten hayat gerçeğini anlatıyordu
2
bana. O kimsesiz çocukların bazıları “kimsesiz” değil, anne ve babaları
tarafından terkedilmişlerdi. Hep günleri anne babalarının özlemleri ile
geçerdi. Nice hayırsever insanlar zaman zaman gidip o çocukların arasına
oturup, onları sevip okşadıklarında veya onlarla uzun sohbetler yaptıklarında,
o çocukların sevgi açlığını daha rahat görebiliyordum.
İşte o bağlamda “Vefayla vefasızlığın” fotoğrafını çekip okurlarımın
önüne koymak istedim.
Elbette hayat akıp geçecekti... Zaman zaman bazı ünlülerin hayatlarına
ilişkin mülakatlarını okurken bu ve buna benzer “terkedilmişlik” duygularını
okuyorum. İsmi gerekmez...
O ünlülerden birkaçının verdiği mülakatta, babası tarafından yetiştirme
yurduna verilişi veya terkedilmişliği acılarla dolu ifadeler taşır. Adam ünlenince
nedense yıllar sonra babası önünü kesimiş ve “Ben senin babanım oğlum”
diyebilmiş ama o ünlü genç, “Benim senin gibi babam yoktur ve olmaz
olsaydın” diyebilmiştir. Herhalde o çıkarcı ve egoist baba, oğlu ünlenip para ve
şöhret sahibi olunca, ondan nemalanmak istemişti.
Gerçekte hayatın akışı içinde evlatların daha bir vefasız oluşuna tanık
olmuşuz. Gençler evlenip hayatlarını kurunca, bir de huysuz ve egoist eşle
yaşamaya başlayınca, işte o zaman vefasızlıklarını gösterirler. Sanki o adam
getirmemiş kendini dünyaya. Sanki onun genleri ile hayat bulmamış.
O bağlamda bir annenin veya bir babanın evlat vefasızlığı ile kahırları
daha büyük bir dram ve acıdır.
O nedenle insanoğlu empati yaparak yaşarken, kendisine yapılanları,
kendisinin de kendi evlatlarına yapması veya yapmaması gerekir diye
düşünüyorum.
Belki bu konuda binlerce yazı yazabilirim. Büyük göçlerle veya büyük
savaşlarla var olmaya çalışan milyonlarca çocuk var dünyada. Doğal afetlerde
veya savaş sonrasında annesini babasını kaybeden çocukların acıları ne kadar
büyüktür bilir misiniz?
Bazı duyarlı insanlar kendilerini bu durumdaki çocuklara yardım için
hayatlarını koyarlar ortaya. Yani onlar Cennetliktirler esasında.
Daha da yazalım bu vefayla vefasızlık ve insanlık üzerine?
Bugünlük bu kadar... Bütün babaların geçmiş “Babalar Günü” kutlu
olsun, diyorum.