VEREM - TÜBERKÜLOZ ( ROBERT KOCH 1843 – 1910 )
Sevgili dostlar, insan yaşamının dünya üzerinde var olmasından günümüze değin insan neslinin sürdürülmesine yönelik en büyük tehdit bulaşıcı hastalıklar ve dolayısıyla atlattığı pek çok tehlikenin ne denli büyük olduğunu da sanırım şu örneklerden anlayabiliriz;
Güney batı Asya’dan başlayarak 1340 yılının sonlarına doğru Avrupa’ya ulaşan Veba salgını 1347 – 1351 yılları arasında 25 milyon insanın yaşamını yitirmesine neden oldu.
1665 – 1666 yılları arasında ise tarihe “Büyük Londra Veba Salgını” olarak geçen kayıtlardan da 100.000 civarında insanın öldüğü anlaşılmaktadır.
Burada tarihin en büyük salgınlarından örnek vermekle beraber Grip, AİDS, Kolera gibi hastalıkların da dünya üzerinde insan yaşamını tehdit eden salgın hastalıklar sıralamasında çok önemli yer işgal ettiğini belirtelim.
Öncelikle bu tür salgınlardan bütün ülkelerin anında haberdar olarak gerekli tedbirleri almasında ve sağladığı tıbbi destek sayesinde Dünya sağlık Örgütü ( DSÖ - WHO ) çok önemli bir rol oynamakla beraber, yaptığı pek çok çalışmayla da katkıda bulunmaktadır
Hayata adım attığımız andan itibaren bazılarımız bilmeden, okumadan, öğrenmeden insanlığa ve hatta kendi yaşamlarına dahi faydalı olamayan bir yaşam şeklini benimsemişken, bazıları özel yaşantılarından dahi özveride bulunarak insanlığa faydalı olmayı kendilerine görev edinmiş ve tarihe geçmişlerdir. Hiçbir şeyi öğrenmek ihtiyacı duymadan hayatı yaşadığını sananların boşa harcadıkları zaman, insanlık uğruna çalışanlar için kütüphanelerde, laboratuvarlarda kullanacakları altın değerinde ve kayıtlara geçirilmesi de bu minvalde olmuştur.
Değerli okurlar, yukarıda saydığımız hastalıklara ilaveten çok eski çağlardan itibaren insan sağlığını olumsuz etkileyen en tehlikeli hastalıklardan birisi de Verem – Tüberküloz olmuştur ve tıpta “Mycobacterium tuberculosis” adı verilen bir basilin bulaşmasıyla etkisini göstermektedir.
Halk arasında “İnce Hastalık” olarak da isimlendirilen hastalık yıllar içinde milyonlarca kişinin ölmesine neden oldu. Ta ki Alman hekim Robert Koch ( Heinrich Hermann Robert Koch.) kendi adını verdiği Koch Basili’ni buluncaya kadar. Tıp dünyasının uslanmaz bir araştırmacısı olan Robert Koch, Antraks Basili, Tüberküloz Basili, Kolera Basili keşfi ve Şarbon Hastalığı ile ilgili yaptığı çalışmalarla 1905 yılında Nobel Tıp – Fizyoloji Ödülü aldı. Aynı zamanda Bakteriyolojinin kurucusu olarak da kabul edilmektedir.
Söz konusu bakterinin keşfinden sonra Fransız Doktor Albert Calmette (1863 – 1933) ve yine Fransız veteriner Jean Marie Camille Guerin ( 1872 – 1961 ) tarafından 1921 yılında ilk denemeleri yapılan ve başarılı sonuçlar alınan BCG ( Bacile Calmette-Guerin) aşısı 26.Haziran.1924 tarihinde bulunarak söz konusu hastalık büyük ölçüde tehlikeli olmaktan uzaklaştırıldı.
Ancak, buluşlarıyla insanlık tarihine adını yazdıran Nobel Ödülü alan bilim insanlarının olduğu dünyada onları yalnızca uzaktan seyrederken, bilmek ile bilmemek arasında neredeyse uçurumun olduğu yaşantımızda bu korkunç fark nelere sebep olmaktadır biliyor musunuz ?..
Her konuda bilgi sahibi olmak, kurallara dikkat etmek ve özen göstermek, her zaman olduğu gibi bu konularda da başarıya ulaşmanın temel düsturudur.
Halen dünyada günde 5 bin kişinin öldüğü hastalık geçtiğimiz yıllarda dikkatli olunması ve titiz çalışmalar sonucunda ülkemizde neredeyse yok denilecek kadar gerilemiştir. Ancak sağlık kuruluşlarının titiz çalışmaları tek başına yetmemektedir.
Kurallara uyulmadığı gibi boş vermek, hijyen kurallarına ve hastalığa yakalanmış olanların iyileşme sürecinde gerekli özeni göstermemeleri halinde, hastalığın önümüzdeki 5 yıl içerisinde yeniden öldürücü salgın boyutlarına ulaşacağı raporlanmaktadır.
Sevgili okurlar, yaşadığımız süre içerisinde hemen her konuda öğrenmek, bilgi sahibi olmak için gayret göstermek, hayatın hakkını vererek yaşamak biz insanların asaletimizi tasdik etmektir.
Asaletimizi yok saymayalım.
Esen kalın.