CEVDET TÜTÜNCÜ

CEVDET TÜTÜNCÜ

VİCDANLA TANIŞIK OLMAK - I

Sevgili dostlar, aile kurmak ve çocuklarını yetiştirmek üzere yola çıkan anneler babalar, erdemli ve vicdan sahibi çocuklar yetiştirmenin en önemli ögesidir.

 Vicdanı kara ve ahlaksız insan nesli yetiştirmek ise, rastgele çocuk sahibi olmakta sakınca görmeyen sorumsuz soysuz insanların işidir..

Şimdi anlatıyorum; beli iki büklüm, elinde bir sürü evrak numara sırasını beklerken yanında benim de oturduğumun farkında bile değil durmadan mırıldanıyor “ Her şeyimi kaybettim!.. “  Koluna dokunarak yüzüme bakmasını sağladım. Değerli okurlar inanın ağlayamıyor bile, göz pınarları yaşlılıktan değilse bile üzüntüden kurumuş artık. Seksene yakın yılları devirirken değil de, kalbindeki hüznün tükenmişliğin bir insanın yüzüne bu denli yansımasına ilk kez şahit oluyorum. Daha ben sormadan kısa cümlelerle anlatıyor. “ Sabaha karşıydı, tıkırtıları duyuyordum ama kalkamadım, eşim de öyle, üzerimize anlayamadığımız bir ağırlık çöktü. Ancak öğleye doğru kalkabildik. Kafamız sersem sepet gibiydi.. Oysa her gün sabah namazına kendiliğinden kalkma alışkanlığımız var.. Gelinimin takıları, kendimize göre birikimimiz, masanın üzerinde duran arabanın anahtarıyla beraber kapının önündeki araba.. Hepsi gitti. Daha sonra polis arabayı buldu ama, araba demeye bin şahit ister, yalnızca dört tane tekerlek desem yeridir. Her şeyimizi götürdüler.. Eşim de buralarda şimdi gelir. Resmi evraklarımızın yenisini çıkartmak için uğraşıyoruz…Artık ev almak hayal, ölünceye kadar hep kirada oturacağız..”

İki gün sonra başka bir yerdeyim, bu sefer genç birisi. Sohbet arasında bu olayı anlatıyorum. Neredeyse yukarıdaki olayın aynısının kendi başından da geçtiğini anlatıyor bana. Babası annesi kendisi yataktan kalkmak istemelerine rağmen bir türlü kalkamamışlar. Bütün birikimlerini hırsızlar götürmüş. Araba bulunmuş ama neredeyse bütün parçalarını söküp parça parça satmışlar.

Merakım arttı kısa bir araştırma yaptım. Televizyon haberlerinde dinlediklerimi de bir araya getirince ortaya şöyle bir tablo çıktı:

Yalnızca hırsızlığın değil yankesiciliğin de son derece yaygın ve acımasız bir şekilde özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde çoğunlukla Metro, Metrobüs, Marmaray gibi telaş ve kalabalığın yoğunlukta olduğu yerlerde vuku bulduğunu öğrendim. Olay yalnızca hırsızlık ya da yankesicilik kelimeleriyle geçiştirilemeyecek kadar büyük önem arz etmekte ve çok sayıda olmaktadır.

Aslında nerede olduğu da önemli değil, katliama uğrayanların üzerinde meydana gelen ve kolay kolay atılamayan psikolojik travma, şok ve tam anlamıyla maddi darbenin yarattığı çaresizlik olayın en önemli boyutu. Katlanmaya mahkum eden çaresizlik duygusu, kurbanların beynini dumura uğratmaktadır. Hem maddi ve hem de manevi yıkıma uğratan böyle bir muameleyi sineye çekmek zorunda kalmak kadar insanı ezen başka bir duygu yoktur. Faillerin yakalanamadığı zamanlarda ise bu duygular katmerlenerek artmaktadır. Kurbanların içinde bulunduğu zor durumu anlatmaya kelimeler yetmez. Değerli okurlar, ben psikolog ya da tıp adamı değilim. Ancak yukarıdaki iki olayın dışında, gördüğüm diğer  kurbanlarda da gözlemlediğim bu anlattığımdan çok daha feci durumda. Hayatını erdemli insan olarak geçirmiş yaşlı insanlar ( özellikle hedef konumunda ) tam anlamıyla tükenmişlik sendromu yaşamaktalar. Gençlerde yarattığı umutsuzluk dünyası ise başka bir ruhsal bunalıma yol açmakta.

Değerli okurlar, şimdi olayın asıl boyutunu ele alalım; kurbanlar hiç kimseye zarar vermeden yaşamaya çalışırken, hırsızlık ve yankesicilik gibi Dünya’nın en adi en pislik işini kendilerine meslek edinenler nerelerden gelip de insanların canını yakmaktalar ?.. Nasıl gelebilmekteler ?.. Yakalanıp her cezaevine girdiklerinde namuslu şerefli insanların asla bilemeyeceği yepyeni taktik ve numaraları birbirlerinden öğrenerek, bilenerek yeni kurbanlar katletmek üzere toplumun içine rahatlıkla nasıl girebilmekteler ?.. Onlara bu zalimliği umursamadan yapan vicdansızlar kendilerini saklayarak nasıl bu kadar rahat hareket edebiliyorlar ?. Namuslu ve dürüst insanların her an tehlikenin içinde bulunmasıyla eş anlamlı ve onların hiç birisi bu alçaklara karşı kendisini koruyamaz. Nitekim koruyamıyor da..

Bunlarla başa çıkmanın engellemenin bir yolu, yöntemi olmalı..

Şimdilik yerimiz kalmadı, haftaya devam edeceğiz.

Esen kalın. 

<