NURAY ÇAĞLAR

NURAY ÇAĞLAR

VİRÜS SORULARI (1)

Dünya bu konuyu tartışıyor…

Aslına bakarsanız galiba uzun yıllar gündemde kalacak ve kesin bir yanıtı da yok..

Soru şu; Koronavirüs salgını tahmin edilenden çok daha erken başlamış olabilir mi?

Uluslararası araştırama kurumalarının yaptığı derin analizlerde Covid-19 salgınına yol açan yeni Koronavirüs bilimsel adıyla Sars-CoV-2'nin şimdiye kadar düşünüldüğünden haftalar ya da aylar önce yayılmaya başladığına dair kanıtlara ulaştığı kaydediliyor.

İsterseniz Avrupa kaynaklı bu tartışılan bilgilere yine Avrupa kaynaklarıyla devam edelim:

Bilim insanları yeni Koronavirüsün varlığından ilk kez bir yıla yakın süre önce Çin'de ortaya çıktığı bildirildiği zaman haberdar oldu ama artık, virüsün bundan çok daha önce yayılmaya başlamış olduğu düşünülüyor.

ABD’li bilim insanları araştırmalarını Clinical Infectious Diseases adlı dergide yayınladılar.

Malum bu büyük dert pandeminin resmi başlangıç tarihi, Çin'in Vuhan kentindeki sağlık yetkililerinin, bir dizi vakada bilinmeyen bir solunum yolları virüsünün ortaya çıktığını bildirdiği 31 Aralık 2019.

Bütün gözler Çine çevrildi ve ağır eleştiriler yöneltildi

Fakat araştırmacıları şaşkınlığa uğratan ilginç bir gelişme oldu. 11 ay sonra, geriye dönük yapılan laboratuvar incelemelerinde, Çin'den yapılan bu açıklamadan iki hafta önce, ABD'nin sadece üç eyaletinde 39 kişinin yeni korona virüsüne karşı antikor geliştirmiş olduğunu belirlendi.

Oysa ABD'de ilk Covid vakası yetkililer tarafından 21 Ocak 2020 tarihinde açıklanmıştı.

Ne var ki yayınlanan araştırma ABD'nin çeşitli eyaletlerinde 13 Aralık 2019 ile 17 Ocak 2020 tarihleri arasında 7 bin 389 kişi tarafından yapılan kan bağışlarından örnek alıp inceledi ve bunlardan 106'sında koronavirüs antikorları buldu.

Bir kişinin kanında antikor bulunması, onun virüsle karşılaştığını ve bağışıklık sisteminin koruyucu bir tepki geliştirdiğini gösteriyor. 

Yani virüs daha önceden zaten katliam turuna çıkmış

Çünkü; bir kişinin kanında antikor bulunması, onun virüsle karşılaştığını ve bağışıklık sisteminin koruyucu bir tepki geliştirdiğini gösteriyor.

Aslında işte tam bu noktada bir şey hatırlıyoruz.

Beyaz Saray’da son günlerini yaşayan Trump; daha hiçbir belirtinin olmadığı günlerde yanı 21 Ocak’tan yaklaşık 1 ay önce “salgın nedeniyle ABD’de 200 bin kişinin ölmesinin bu salgını başarıyla atlatacağız anlamına geliyor” demişti 

Yani Başkan Trump; tüm bu gelişmelerden haberdardı ve dünyayı uyarmadı.

Araştırmaya göre; antikor geliştirdiği belirlenen 106 kan örneğinden 39'u, 13 ile 16 Aralık 2019 tarihleri arasında California, Oregon ve Washington eyaletlerinde bağışlanmış.

Diğer 67 antikorlu kan ise Connecticut, Iowa, Massachusetts, Michigan, Rhode Island ve Wisconsin eyaletlerinde ABD'deki ilk vakanın ve bu eyaletlerdeki ilk vakaların resmen ilan edilmesinden haftalar önce, Ocak ayı başlarında bağışlanmış.

Antikorlu kanların sahibi bağışçıların çoğu erkek ve yaş ortalamaları 52.

Araştırmayı yürüten Amerikalı bilim insanları bu antikorların bir kısmının dünyada daha önce yayılmış olan daha eski koronavirüs tiplerine karşı geliştirilmiş olabileceğini kabul ediyor ancak bu kadar çok örnekte antikor çıkmış olmasının, büyük olasılıkla bir kısmının Covid-19 geçirmiş olduğuna işaret ettiğini söylüyorlar.

Ancak araştırmacıların ortak kanısı hala virüsün 2020 yılı Şubat ayı sonlarında ülke çapında kitlesel olarak yayılmaya başladığı noktasında.

Tüm bu bulgular yeni bir tartışmanın fitilini ateşliyor..

Salgın nereden başladı?

Bilim dünyası henüz bu konuda yüksek sesle konuşmaya başlamadı ama, Çin’den başlamadığı kanısı oldukça yaygın.

Bir başka yaygın kanıda virüsün bir laboratuvar ürünü olduğu.

Yeni koronavirüsün tam olarak ne zaman nerede ortaya çıktığı sorusunun yanıtını hiç bir zaman bulamayabiliriz.

Ama 2019 yılı Aralık ayında Çin'in Vuhan kentinde varlığı ilk kez açıklanmadan haftalar belki de aylar önce, virüsün dolaşmaya başladığına dair bir çok bulgu var.

ABD'li uzmanlar son araştırmalarında antikor geliştirdiğini belirledikleri kişilerin bu virüsle seyahat ederken mi yoksa ülkelerinde mi karşılaştıklarını belirleyemiyor ve bu da verilerin tam olarak ne anlama geldiğini yorumlamayı güçleştiriyor.

Bu araştırmada incelenen kan örneklerinin toplanmasını sağlayan Kızılhaç örgütü, bağışçıların sadece yüzde 3'ünün kan vermeden bir ay öncesine kadar yurt dışında bulunmuş olduğunu ve bunların da sadece yüzde 5'inin Asya ülkelerine gittiğini söylüyor.

Bu bulguda kafaları iyice karıştırıyor.

Bu konu giderek daha da ilginç bir hal alıyor.

İrdelemeye devem etmekte yarar var…

<