YALNIZ GEZEN KADINLAR
Kadıköy sahilde ayaklarında terlik ,uzun boylu , uzun kirli pazen eteklerini yerlerde sürükleyerek volta atan başları bağlı kilolu, esmer kadınlar görürüm. Gurup halinde ağızlarında sakız, çekincesiz , çömelip sesli sesli gülerek, salınarak bir ileri bir geri volta atarlar. Bir şey sattıklarını görmedim...
Sahilden karşıya geçerim. Karşıda bankalar, cep telefonu satan küçük dükkanlar, ikinci el cep telefonları , ayak üstü atıştırmalık satan büfeler, seyahat acentaları ile üst kata çıkan eski binaların bir anda içeri girenlerin sırra kadem bastıkları küçük merdivenlerin önünden geçerim. Çeşit ve esnaf bundan ibaret değildir. Ta baştan elektronik çarşısına kadar, doğudan, uzak doğudan Orta Asya’dan buralara kadar gelmiş aşırı makyajlı, mini etekli, ok kirpikli , siyah saçlı, etine dolgun, mini etekli kadınlar arzı endam ederler.
Yol boyunca uzanan “karşı kaldırım” ı kesen ara sokaklarda, neon ışıklarıyla ilgililerine içki, eğlence kadın arkadaş vaad eden küçük kulüpler, oteller vardır.
Ben buralardan gündüz, sabahları geçerim. Saat sekiz, dokuz civarında geçerim. Buralarda akşamdan kalma bazı kadınlar aşağıya, kaldırıma, sahile doğru inerler...
Pandemi bu sokağı da vurmuştur. Sandalyeler yasağa uygun olarak tersyüz edilip masaların üzerine yığılmıştır . Bazı dükkanlar pandemiyi bahane ederek belirsiz bir süre için dükkanı kapatmışlardır.
Bu sokaklarda çocuk sesleri yoktur.
Yalnız gezen kadınlardan bir diğer kısmi da büyük bir bankanın kolonları altında durup gelip geçeni keserler.
Durmak da yürümek kadar yorucu olmalı ki, bir aşağı bir yukarı yürürler, dururlar, dönerler durup arkalarına bakarlar...Bütün gün bu böyle sürer gider...
Sabahın ve akşamın tehditkar soğuğu ne kadar giysen de insanın iliğine işler..
Sokakta yattığını afişe eden adam kağıt menziline bir lira değer biçmiş. Fazla verecek olana da itirazı yok.
Youtube ‘ da izledim, Kadıköy ‘ de bir çok adam sokakta yatıyor. Düşündükçe beynim uyuşuyor. Bizim mahallenin kedileri de topluca başka yerlerde sığınak bulmuşlar. Bazen akşam üstleri beni görünce koşup kuyruklarını paçama sürüp, yem istiyorlar.
Kediseverler de canından bezmiş bence. Kuru yem tabakları boş.
Kuru yemler karga ve martıların tasallutu altında. Aslında kediler kuru yeme ilgisiz.
Ben de gidip markette tavuk ciğeri alıyor evde haşlandıktan sonra penceremin önünde bekleyen kedilere, atıyorum. Kargalar ve martılar da bazen bu ziyafete katılıp keyifle kanat çırpıyorlar...
Bu işlem böylece gün aşırı devam edip gidiyor...
Evin penceresinden aşağı bakıyorum, canlılık yok. Herkes evinde. Genç kapı komşularım da evlerinde çalışıyorlar...
Ne Kadıköy’de ne Üsküdar’da hayat eskisi gibi değil. Emekliler ekseriyetle televizyonun başında pembe dizileri seyrediyor...