Yaparsa Ekrem İmamoğlu yapar
Kültürel ve doğal varlığı talan edilmiş; bugüne değin mübadele tarihindeki çok ama çok önemli yeri hep göz ardı edilmiş Tuzla hak ettiği yere yeniden ulaşmayı/ulaştırılmayı bekliyor.
Neler neler kaybedilmiş Tuzla’da bugüne değin, bir bilseniz.
Tuzla’nın son yüz yılına dair, sayıları gittikçe azalan Rum evleri hariç, hiç iz yok dense yeridir.
Rumların yaşadığı dönemden kiliseler, ayazma yok mesela.
Hepsi acımasızca talan edildi.
Oysa onlar insanlığın ortak kültür mirasıydı.
O dönemden kala kala bugün özel mülkiyet olan dört duvar şaraphane ve yine özel mülkiyet olan manastırın duvarları kaldı.
Yok edilenlerden biri de Birinci Ahmet Camii’nin kitabesi.
Kimse bilmiyor ne olduğunu; kitabe olduğunu hatırlayan da yok,
Kim bilir kaç yıl önce “iyi sıhhate olsunlar”a karıştı.
Mezar taşları da öyle.
Mezarlıkta ayrı bir yerde toplanmış, geçmişi 250-300 yıl önceye uzanan beş on mezar taşının geleceğinden endişe ediyorum doğrusu.
Bugün sadece Osmanlı eseri dört çeşme kitabeleriyle iyi kötü ayakta.
Bu çeşmeler uzun süre kullanıldığı için bilinç dışı sahiplenmeyle ayakta kalabilmiş.
Gidenler gitmiştir ama kalanlarla Tuzla’ya bir arkeopark kurulabilir.
Kuşadası’ndaki Başkan Kasım Yaman Parkı gibi.
İlgili/yetkili kurum ve kuruluşların önderliğinde yapılacak saha araştırmasıyla kıyıda köşede kalmış, dernek bahçelerine dekor olmuş eserler ortaya çıkarılsa ve bu eserlerle tarihi mezar taşlarıyla sahil dolgu alanına yapılacak bir arkeoparkta; hatta daha radikal bir öneri, bugünkü Ab-ı Hayat Çarşısı’nın olduğu alanda sergilense fena mı olur?
Unutmayalım; o çarşının altında da hayat var. Çarşı hamam kalıntılarının üstüne yapıldı.
O alan kazılarak hiç olmazsa kalıntıların bir kısmı ortaya çıkarılsa ve üstü cam ile kapanarak çarşıya zarar vermeden değerlendirilse ne güzel olur.
Hem bu sayede çarşı esnafı da kazanır.
Bu yapılabilir.
……….
Tuzla’nın mübadele tarihindeki yeri çok ama çok önemli.
O nedenle Tuzla için yıllardır “mübadelenin başkenti” diyorum.
Ama Tuzla bu açıdan da hak ettiği yerde değil.
Tuzla’da niye bir resmi mübadele müzesi yok?
Neden bir mübadele anıtı yok?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu mübadeleyi bilen, mübadeleye yakın duran bir isim.
Bu yıl 30 Ocak’ta mübadelenin 96. yılı dolayısıyla Beylikdüzü’nde düzenlenen etkinlikteki konuşmasında o gün Beylikdüzü Belediye Başkanı olan İmamoğlu şöyle demişti:
"Bugünkü anma töreni birçok şeye işaret veriyor. Şu anki güncel bu soruna bir takım mesajlar verdiği gibi dünya barışına da mesajlar veriyor. Aslında savaşın ne kadar kötü olduğunu, savaş olmadan sulh olması gerektiğinin ne kadar kıymetli olduğunu ve özellikle savaş sonrasında trajedilerin insanlara ne kadar zulümler yaşattığını aradan yıllar geçse de unutulmayacağının bir örneğidir.”
Başkan İmamoğlu’un dediği gibi trajediler aradan yıllar geçse de unutulmayacak.
İşte diyorum ki unutulmazlığın belgesi olarak Tuzla’da bir mübadele müzesi açılmalı, Tuzla’ya mübadele anıtı dikilmeli.
Bunu yaparsa ancak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu yapar.
İster yepyeni bir proje olarak, ister Tuzla Belediye Başkanı’nı Şadi Yazıcı’nın gündemindeki kent ve mübadele müzesi projesini bir an önce hayata geçirerek.
Evet bunu İmamoğlu yapabilir.
O halde 20 Aralık 2010 tarihinde Çatalca’da açılan Türkiye’nin göç temalı ilk müzesi AKB/Mübadele Müzesi’nden sonra İstanbul’un ikinci mübadele müzesi neden mübadelenin başkenti Tuzla’da açılmasın?
Neden Çatalca’dan sonra İstanbul’da ikinci mübadele anıtı Tuzla’da olmasın?
Sahilin tahaffuzhaneye en yakın köşesine –Mehmet Akif Ersoy vapurunun olduğu alana bir mübadele anıtı yapılsa, çevresi anıta uygun düzenlense, bu alana Lozan Meydanı adı verilse ve bundan böyle mübadillerin öncü ve önder örgütü Lozan Mübadilleri Vakfı’nın başlattığı 30 Ocak etkinlikleri bu anıt önünde yapılsa, fena mı olur?