Yaşadığınız için “dua” edin!
Kalın giyinin, dip dibe oturun, hiç pencere açmayın, çok hareket ederek enerji kaybına uğramayın, mümkün mertebe yıkanmayın, yıkanırsanız da az su sarf edin, tüm lambaları LED yapın, doğalgazı sıcak suyu kullanacağınız zaman açın, günde iki öğün, mümkünse tek öğün ve az yiyin, yeni giysi ya da ayakkabı gibi şeyler almayın...
Sadece yaşadığınız için dua edin!
Çok güzel önerilerde bulundum, geçim sıkıntısı çeken okuyucularıma...
Geçim sıkıntısı çekmeyen okuyucum olduğunu da pek sanmıyorum...
Olsun, böylece hem müsriflikten kurtulursunuz, hem de az yediğiniz için sağlığınız daha iyi olur...
Zaten tüm bilim adamları az yiyin demiyor mu?
Bir farkla bunu öneriyorlar, “az” ama “öz” ve “sağlıklı” beslenin diyorlar...
Olsun yine de bugünlere şükredin!
Beterin beteri, kötünün kötüsü var!
Dualar, biz kullar için var!
Elbette, ama bu dünyanın bütün nimetleri de biz insanoğlu için var!
Olsun, olsun...
Yine de bugünlere şükredin, olmayan varlıklarınızla fakir fukarayı kollayın!
Ne güzel öğütler verdim değil mi?
“Hadi canım, sen bize değil, yöneticilerimize anlat bunları” der gibisiniz!
Yöneticilerin vardı da, vermediler mi?
***
Neymiş, emekli maaşları çok düşükmüş...
Çalışmadan aylık alıyorsunuz, daha ne istiyorsunuz?
Eski emeğinizin karşılığını çalışırken aldınız, daha niye şikâyet ediyorsunuz?
İdare edeceksiniz, idare edemiyorsanız, idareyi öğreniniz!
Ülkemizin yoksulluk günlerini hatırlayın, sonra da şükredin!
Gelelim çalışanların maaşlarına...
Asgari ücret diye bir gerçek var!
Yani, asgari ücretin (!) üstünü hak ediyorsun da, işverenin mi vermiyor?
O zaman sen de çalışma, işsizler ordusu saflarındaki yerini al!
Gelelim şu Emeklilikte Yaşa Takılanlara...
Sizde, 20 yıl önce dünyaya gelseydiniz de, bu sorunlarla karşılaşmasaydınız!
Devletin gücü bu!
Ölümden sonra da emeklilik hakkını elde edebilirdiniz!
EYT mağdurları diye bir şey yok!
Onlar genç yaşta emekli olup, fink (!) atmak istiyorlar...
Yok öyle 3 kuruşa 5 köfte...
O da yok ama, yazmış oldum...
***
Neymiş efendim, kiralar uçmuş...
Neden uçsun?
Adam, evine değer biçemez mi?
Kiraları da narha bağlayalım o halde...
İşine gelirse tut, gelmezse kur bir çadır yaşamaya devam et!
Kimin umurunda?..
Yiyeceklerini kendin ek, kendin yetiştir...
Et yemeyi de unut...
Onun yerine ucuz bakliyat ye...
Meyveyi de yetiştir...
Peynir için de bir inek al, besle sütünden yararlan!
“Sen biliyor musun, bir inek kaç para?”
Yooo, o senin sorunun...
Sen de peynir yeme, süt içme o halde...
Zor günler böyle aşılır!
Sen gözünü köşklerde, saraylarda yaşayanlara dikme...
Aşağıya bak ve şükret!
***
Yukarıda yazdıklarım tamamen ironi...
Elbette, halkın durumunun farkındayım...
Görüyorum ve bu ülkede yaşıyorum...
Ben açmaz bir duruma çözüm arıyorum o kadar...
Kızdırdıysam, özür dilerim...
Şartlar bizi bu hale getirdi...
---------------------