İSKENDER ÖZSOY

İSKENDER ÖZSOY

ÜSTÜ KALSIN

Yazıyoooor… Haberleri Yazıyor

Yazıyoooor… Haberleri Yazıyor

Okumayı öğrendiğimden beri gazete okurum.

Polis babam her akşam eve en az üç gazeteyle dönerdi.

Bu üç gazeteden ikisi, adına ayrılan Cumhuriyet ve Yeni Sabah ya da Hürriyet olurdu.

Üçüncü gazete ise 1950’lerin akşam gazetelerinden Ekspres’ti.

Söylemeye gerek yok, önce o akşam gazetesini okurdum.

Altı, bazen sekiz sayfa çıkardı.

Diğer iki gazete ağır gelirdi bana.

Üzerinde babamın adı yazılı gazetelerden önemli günlerden bazı örnekler arşivimde duruyor.

Babam o özel günlere ait gazeteleri saklamış, ondan bana miras kaldı.

………..

İstanbul’da bir zamanlar öğleden sonra basıldıkları için akşam gazeteleri diye anılan gazeteler yayımlanırdı.

Son Saat, Tünaydın, Ekspres, İstiklal, Haber, Hürses, Hergün, Son Posta gazeteleri bu türden gazetelerdi.

Akşam gazetelerini satan özel müvezziler (dağıtıcı) vardı.

Bu müvezziler mesleklerini Sirkeci Garı’yla Eminönü iskelelerinde ve Harem otogarında icra ederlerdi.

Koltuklarının altındaki matris kartonu, ikiye katlanmış bu kartonu omuzlarına bağlayan kayış ve iki cepli önlük müvezzilerin üniformasıydı.

Gazeteler gibi müvezzileri de anıyorum bugün.

İkisini anlatayım.

Biri çok eski yıllardan.

Vapurlarda satardı gazeteleri.

Yaşlıca biriydi.

Buharlı şehir hatları vapurlarının üst kat salonunda direklerden birine tutunur, zaman zaman uyuklayarak satardı gazeteleri.

Adını unuttuğum bu müvezzi tam da hareket ederken vapurdan inerdi.

Diğer müvezzinin adı Zeki’ydi.

Dilinde rekaket vardı. O nedenle Kekeme Zeki diye anılırdı.

Zeki, akşam gazeteleri ortadan kalkana kadar “Yazıyoooor… Haberleri yazıyor. Askerliğin kısalacağını yazıyor…” diye bağırarak gazete satmaktan vazgeçmedi, gazetede askerlikle ilgili haber olmasa da.

Diğerlerinin de ondan farkı yoktu.

“Cinayeti yazıyor…” diye yeri göğü inlettikleri gün, mesela, siyasetteki önemli gelişmeler onları hiç ilgilendirmezdi.

Şimdi öğleden sonra yayınlanan akşam gazeteleri yok,satan müvezziler de.

Müvezziler gazeteleri bayilerden alırdı.

SON BASKI SON ÖRNEKTİ

Bu bayiler baskı makinasından çıkan gazeteleri toparlayıp satıcı çocukların koltuğunun altındaki kartona –meslekteki adıyla matris- yerleştirir, verdiği gazetelerin parasını peşin alırdı.

Şimdi gelelim bayilere.

Fuat Büte, namı diğer Fuat Baba, akşam gazetelerini dağıtan bayiler arasında en popüler olanıydı.

Sabri Özakar da o yılların dergilerini dağıtan bayiydi. Özakar’ın adı kızı Ayla’nın 1961 yılında altı yaşındayken kaçırılmasıyla yıllarca gündemde kalmıştı.

Gün geldi, toplumdaki ve gazetecilik iş kolundaki hızlı gelişme ve dağıtım şirketlerinin kurulması müvezzilik sistemini öldürdü.

Mesleğini seven müvezziler yeni sisteme ayak uydurmak için direndiler, ama yenildiler.

Bazı genç müvezzi heveslileri de Milliyet’in Cağaloğlu’ndaki binasının arka sokağında Milliyet ve Tercüman’ın akşam baskılarının gelmesini beklerken tükenip gittiler.

İstanbul’da son kez bir akşam gazetesini 1991 yılında Arda Gedik yayımladı. Mavi başlıklı bu gazetenin adı Son Baskı’ydı.

Ancak gazetenin ömrü çok kısa sürdü. Hafızam beni yanıltmıyorsa Son Baskı ancak 45 gün yayımlanabildi.

…….

Bu yazıda Yüksel Baştunç’un Babıâli Magazin dergisinin Ağustos 2002 tarihli sayısındaki haberinden de yararlandım.

<