DOĞAN ÖZKAN

DOĞAN ÖZKAN

YAZMAK KOLAY DEĞİL

Ben gazeteciyim. Her konuda az çok bilgi sahibiyimdir. Ama bu bilgiler, yüzeyseldir. Hiç bir konunun uzmanı olmadığım gibi, dil ve gramer konusunda da uzman değilimdir. İçimden geldiği gibi yazarım. Konuşma dilini, yazı dilinden çok daha fazla severim.

Beni okursanız, bazı yerlerde “olanak”, bazı yerlerde “imkan” derim. “Kelime”yi de severim, “Sözcük”ü de. “Muhteşem”den vazgeçmem, “Görkemli”ye bayılırım... Bir satırda “tedbir” derim, bir satırda “önlem”.

Noktalamalarda, cümle kuruluşlarında, hatalarım olabilir. Farkında olmadan bazı “o şeyleri” tekrar tekrar yazabilirim.

Ne demişler;

“İyi ve güzel şeylerin tekrarı, 

 Fikri ve kulağı usandırabilir. 

 Fakat kalbi asla usandırmaz...”

Çalakalem yazdığım ve duygusal bir yapıya sahip olduğumdan, bir de buna “iyi bir şey yazabilme”, heyecanını eklediğinizde, hatalarım artabilir. Bütün bunlar için hoşgörünüze sığınırım.

Bunları söylemekten korkmuyorum. Hata insanın doğasında var...

İşte bakın, şimdi tam yeri geldi. 

“O “birşeyler” den bir tane daha:

“Büyük adamların hataları, 

 Güneş tutulmasına benzer. 

 Onları herkes kolayca görür...”

Bizim hatalarımız ise, kayaya vuran yel gibidir. Yel kayaya ne yapar ki...

Üstelik;

“hata işlemeyen insanın hali fecidir. 

 Çünkü gelişme imkanından yoksundur...”

Ve de Churchill’in enfes bir sözü; 

“İnsanlar hatalar ile 

Tecrübe sahibi olurlar. 

Fakat bu hatalar ne kadar erken olursa 

Kâr o nisbette büyüktür....”

Geç mi kaldık acaba?.

<