SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

YEMEK VE ÇİÇEK

Her çiçek, tohum veya fidanla yetiştirilmek istendiğinde farklı sonuçlar gösterir. Çiçekler, bu dönemlerde birden bire büyümez, gonca salıp açmaz. Bunun için belli bir süreç gereklidir. Toprağın kalitesi ve iklim özellikleri bitkilerin büyümesinde önemli bir faktördür. Bahçelerimizde, saksılarda büyütmeye emek verdiğimiz çiçek türlerini fışkırtan şey doğal gübredir. 

Toprağını, suyunu, havasını benimseyen çiçekler açınca pek hoş görünürler. İnsanların yaşamını renklendirmekle kalmaz, duyu organlarını da harekete geçirirler.

Şairlerin ve aşıkların en büyük cazibe kaynağı çiçeklerimizle zengin bir ülkeyiz. Yaş aralıkları arınmaksızın sevdalı gönüllerin baş tacı çiçeklere, dünyanın her yerinde hayranlık duyulur.

Şarkılara konu olan bu bestelenerek nağmeleşen çiçeklerle her zaman taze bir dünya kurulur.

İdeal olan, hem duygusal, hem fiziksel çevreye sosyal yaşamı sevdiren ve dertleri unutturan çiçeklerdir.

Yaşadığımız mahalle, semt ve şehirlerin her köşe bucağı çiçeklerle donatıldığında, çirkinlikler hemen unutulur. Umutlar, yaşam sahnesinin önüne çakar. Zaman ve mekan, çiçeklerin büyüsüne bağlanır.. Tarihi yapıları bile, balkon ve pencere kenarı saksılarda açan çiçekler, büyülü bir yüzeye hazırlar..

Dünyanın bir çok kentleri, “yemek ve çiçek” lezzetiyle turistleri bünyesine çeker. Bu şu demektir. İnsanlar hep güzelin peşindedir.

Şişmanlık hanımların görüntüsünü ve endamını bozar. Güzellik ve zayıflama merkezlerinde avuç dolusu para sarf eden kadınların pek çoğu “mutfağın sesini” duymazlar. Zayıflamak ve dal gibi görünmek onların birinci önceliğidir.

Dış görünüşü biçimleyen “ideal tip” insanların iç dünyasında filizlendikçe, farklı duyu organlarını da, farklı ruh durumlarına bağlar..

Çarşı, Pazar yerlerindeki fiyat fırlamalarına, üst üste gelen çeşitli zamlara, şaşırtıcı derecede öfkeyle dolanlar.

“Şu yaşadığın hayata bak!..” hükmüne bağlı kalmazlar..

Güzel görünmek, beğenilmek duygusu öne geçince, ilgi alanlarını vücut hatlarıyla sınırlı tutarlar.

Şimdi, bu konulara uygun bir fıkra ekleyelim:

Şişman bir kadın kitapçı dükkanına girerek tezgahtar hanıma:

“Nasıl zayıflamak” adlı kitabınız varsa almak istiyorum, der.

Tezgahtar, müşterisi bayana, istediği kitaptan kalmadığını, arzu ederse “Nasıl Şişmanlamalı?” isimli bir kitap verebileceğini söyler.

Kadın hemen hiddetlenir:

“Siz benimle alay mı ediyorsunuz. Ben zayıflamak istiyorum..”

Tezgahtar cevap verir:

“Yanlış anlamayın efendim, der. Vereceğim bu kitabın içindekilerinin aksini uygularsanız, şişmanlamaz, zayıflamış olursunuz..”

İngilizlerin atasözünde şu hatırlatılır:

“İnsanların kusurları, kendi gözlerine nadiren görünür..”

<