YENİ YILDA TEMİZ BİR ÇEVRE GÖRECEK MİYİZ?
Yeni yılda “Güzel bir çevre görebilecek miyiz?” sorusu geldi aklıma, şu yeni yılın ilk başlarında. Özellikle panaromik çevre yapımızı incelediğimizde, pek de ele değen birşey yaptığımızı söyleyemeyiz. Hiçbir şey yapılmadığını söylemek de haksızlık olur ama insanların beklentileri doğrultusunda istenen düzeyde bir çevre hareketini göremedik.
Nedense eski yıl bize veda ederken hep yeni yıl için dilek ve temennilerde bulunuruz. O dilek ve temennilerde, başta sağlık ve huzur gelir. Ondan sonra da para ve aile mutluluğu.
Gerçek mutluluk ne parayladır, ne de pulla. O bağlamda gerçek mutluluğu yakalamak için çaba harcamak lazım. Yeni yıl bize bu mesajı veriyor.
Dünya değer ve nimetleri, elbette ki insan hayatının bir parçasıdır. O nimetlerden bazıları, güneş, kum, güzel ve temiz çevredir. Biz Kıbrıs Türkleri buna layık değil miyiz? Layıkız elbette de, yine de kendi görevlerimizi hala yapmıyoruz.
Türkiye suyu ile hayatımızı yeşerteceğimizin beklentisine girerken, kış mevsiminin yağmurları ve yeşeren otları bütün ayıplarımızı örtmüştür.
2018 giderken, 2019’a şöyle bir baktık... 2018 bize ne verdi, ne aldı sorusunu sorarız. Geçmiş yılda ne kadar çok sevdiğimz insanı kaybettik. O gidenler de hepimizin içinde yaşadığı dünyanın özellik ve nimetleri ile var oldular.
2019’da yeni bir süreç yaşayacağı çevre açısından. Yeni gençlik daha bir bilinçli hareket edecekler güzel bir çevre yaratmak için.
Hani “farkındalık” dediğimiz şey var ya... O farkındalık çerçevesinde ülkemize bırakabileceğimiz en güzel hediyenin, elbette ki güzel ve temiz bir çevre olması gerektiğini düşünüyorum.
Yeni yıl maytapları bütün dünyada patlarken, o görsel cümbüşlerin oluşumunun kökünde yine güzel bir dünya ve temiz bir çevre yaratmak yatmaktadır. Farkındaysanız çok gelişmiş ülkeler bu tür eğlence ve görsel efektlerle dünyayı ve tabiatiyle kendi halkını mutlu etmek için büyük uğraş verirler.
Biz ne yapıyoruz?
Ülkemizde bir seçim olduğu zaman meydanlarda siyasilerin artıkları ve atıkları kalır maalesef. Çevreyi sadece bugün anımsatmıyoruz. Bütün yıl boyunca, bütün eğitim süresince temiz bir çevreye sahip olmamız gerektiğini de anımsatıyoruz.
Üniversitelerin “Çevre Mühendisliği” diye bir bölümü vardır. Yani görsel anlamda çevreyi bir sanatsal düzenleme içinde topluma mal etmektir o bölümden mezun olan kişilerin.
Büyük ve çok gelişmiş ülkelerin belediyeleri daima kadrolarına çevre ve peyzaj mühendisi alırlar. Bazı insanlar bu mesleği pek benimsemezler ama, gerçekte çok gerekli ve çok da etkileyici bir meslek dalıdır.
Herhalde Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde o görkemli şatoları, çok katlı bazilika stilindeki rönesans yapılarını görmüşsünüzdür. O binaların bütün çevre düzenlemesi, hem uzman kişiler tarafından tasarlanmakta ve takip edilmekte, hem de göze batacak en küçük kusuru tespit edip, o sırıtmayı ortadan kaldırmaktadırlar.
İnsanın nutku tutulur o şahane çevre düzenlemelerini görünce. Mesela şu çevre düzenlemesini İstanbul için de söyleyebiliriz. İstanbul’un çeşitli bulvarın çevre duvarları üzerine bile çiçeklerden motifler yaparlar.
Biz ne yaparız?
Ormandaki çam ve harup ağaçlarını kesip evlerimize götürürüz, bir hırsız gibi, yakmak için. Bütün atıklarımızı zaman zaman sokaklara fırlatırız. İçtiğimiz suların pet şişelerini arabaların penceresinden sokak ortasına fırltırız. 2019 bize bunların olmaması gerektiğini hatırlatacak.
Yarın kış bitecek ve ilkbaharın sonlarında bütün tarlalar sararmaya başlayacak. Yani eski ayıbımız yine gün yüzüne çıkacak.
Belki diyorum...
Türkiye’den gelen ve gelecek olan sulama projesi kapsamında bütün belediyeler el ele vererek şahane bir çevre yaratırlar ve halkımızı mutlu ederler.
O nedenle bu yılın ilk günlerinden bazı şeyleri insanların kulaklarına fısıldamak istedim. Duyan duyacak, duymayan kulaklarını tıkayacak. Lakin unutmayalım ki, bu topraklar, bu tarlalar, bu mor dağlar ve bu sokaklar hepimizindir.
Yeni 2019’a güzel bir çevre ile girelim diyorum.