İLTER AVCI

İLTER AVCI

YİNE YAK !...

YİNE YAK !...

ATATÜRK, Florya’dan Çekmeceye doğru bir yaya yürüyüşünde, bir ağaç altında dinlenen ihtiyar bir adama rastladı. Adam hürmetle ayağa kalktı, Ata'yı selâmladı.

Atatürk sordu:

---- Beni tanır mısın ?

---- Tanımaz olur muyum, evimde resmin bile var !...

Atatürk memnun olmuştu. Konuşmağa başladılar. İhtiyar:

----- Bir işine aklım ermedi, dedi. Cumhuriyetçiliği, inkilapçılığı, milliyetçiliği, halkçılığı, hatta devletçiliği anlıyorum ama, şu " laikliği " pek kavrayamadım. Neden her şeyi birden bozdun ?

Ata :

----- Bunu sana bir hikaye ile anlatayım dedi. Amr- İbni'l-Âs, Mısır’ı fethettiği zaman, Halife Ömer'e bir mektup yazmış: " Burada bir çok kütüphaneler, içlerinde de bir sürü kitaplar var. Bunları yakayım mı, yoksa bırakayım mı?.. Ömer cevap vermiş : <<Kitapları tetkik et, eğer faydasız şeyler ise yak. Yok eğer faydalı şeylerse, yine yak. Çünkü halk, o kitapları okudukça, onlara uymaktan vazgeçmeyecekler, eskiyi unutmayacaklar ve bize - yani yeniye ve yeniliğe- daima düşman olacaklardır !...

Hikâyeyi anlatan Ata, ihtiyara sordu:

----- Şimdi sana lâikliğin ne olduğunu izah edeyim mi?..

İhtiyar, derin bir sezgi ve sağduyu ile cevap verdi :

------ İstemez paşam, dedi; hepsini anladım !..

*******

O ihtiyar anladı da ;

Şimdi ise utanmadan, arlanmadan eskiye dönüşü arzulayan cahil, kesim yok mu? Biz de onu anlayamıyoruz!...

ATATÜRK'ün en hayran olduğu isim: HAZRETİ MUHAMMED.

Atatürk tarihinin büyük simaları içinde en çok kimleri beğenirdi? 1924 Mart'ının 3 üncü günü meclis kürsüsünde hilafetin kaldırılmasını söylerken, Mecliste Yavuz Selim'den " Hazreti Yavuz " diye bahsetti.

En çok takdir ettiği kumandan Timur'du." O sizin yerinizde olsa yaptıklarınızı yapabilir miydi? diyene " Bunu bilmem, fakat ben onun yerinde olsaydım yaptıklarını yapamazdım" dedi.

Fakat yeryüzünde kendisinin en hayran olduğu kimse şüphesiz ki MUHAMMED'dir. Onun devlet kurma şefliğine hayrandı. Hiç yokken devlet kurmak...

Kendi yaptığı iş de bu bakımdan ona benzemiyor mu?

******

YA KABİLİYETSİZ BİR MİLLETİN BAŞINDA OLSAYDIM.

1937 yılında bir Eylül akşamı, on arkadaş iki sandala binerek Florya'da geziyorlardı. Bir aralık deniz köşkünde bir sandalın kendilerine doğru geldiğini fark ettiler. Herkes gürültüyü kesmişti. Atamız gür, aynı zamanda sevecen sesi duyuldu :

----- Çocuklar eğlentiniz çok hoşuma gitti. Aranızda bulunmayı arzu ettim.

Gençler bu âni ziyaretten son derece memnun ve heyecanlı olarak, Ata'nın bizzat kullandığı sandalı aralarına alıyorlar. Üç sandal mehtaba karşı yol alıyor.

Ata:

------ Aferin çocuklar, Türk gençleri hem çalışmasını, hem eğlenmesini bilmelidirler. Memleket sizindir. Çalışın ve eğlenin, diyor.

Gençler hep bir ağızdan bütün millet gibi kendilerini de minnetkâr oldukları bu güzel vatanın güzelliklerinden sayesinde istifade ettiklerini tekrar tekrar söyleyince Atatürk, yine :

----- Çocuklar, diyor. Ben bu inkilabı sizin babanızla, dayınızla, ananızla velhasıl bütün vatandaşlarımızla yaptım. Bu sizin hakkınız.

Durum böyle iken görüyorum ki bana karşı itimadınız çok kuvvetli. Size bir soru soracağım. Kabiliyetsiz bir milletin başında bulunsaydım, bu inkilâbı yapabilir miydim?

İçlerinden Sadi adında biri atılıyor:

----- Atam, diyor. Sen kabiliyetsiz bir milletin başına gelemezdin. Çünkü kabiliyetsiz bir milletten böyle bir şef çıkmaz.

Ata, heyecanla ayağa kalkarak bu gencin elini sıktı ve :

----- Bunu söylemenizi bekliyordum dedi.

*****

DEĞERLİ YENİGÜN OKURLARI :

Milli ruhun ayağa kalması için Türk tarih bilimin öğretilmesi şarttır. Türk’ün gücünün spot cümlelerle yani reklamsal ifadelerle değil. Tarih bilincinin yüksek tutulmasıyla sağlanabilir.

Türk tarihini, uygarlığının büyüklüğünü belirleyip tüm dünyaya tanıtmak esastır. Böylelikle Dünya devletleri arasındaki onurlu duruşumuz olacağı gibi Türk Milleti de onur duyacağı tarihini öğrenecektir. Bir ulusun ulus olabilmesi, geleceğini ve ulusal kimliğini koruyarak kendini geleceğe taşıyabilmesi için ihtiyacı olan tek şey ULUSAL BİR KÜLTÜRDÜR..

Tarihimizde ki olaylar arşivde kalmamalı.

Çünkü tarihimiz ile gururluyuz, onurluyuz.

Tanrı Türkü Korusun.

Sevgi ve Saygılarımla.

<