Yolcu / CAFEDE ÇORBA...
Lordlar kamarasının amiral gazetesinde bacak bacak üstünde ,kollarını bağdaştırmış ,iskoç etekli lord gazeteci takımı , entel gözlükleriyle dele dele okuyucuya bakıyor!
Çorba içerken bu amiral gazetesini okuyorum. Daha doğrusu kamaralarını seyrediyorum. Bunlar akşam olunca kulübün lobisinde sere serpe yayılıp geyik yapıyorlar , kahve içiyorlar! Bunların bir kaçını televizyonlarda görmüşlüğüm var. Bunları görünce kanalı veya yüzümü değiştiriyorum.
15 temmuzu 16 Temmuz'a bağlayan zifiri gecenin içinden geçerek ,büyüyen, büyüyerek devleşen kahraman halkımıza hayretle bakıyorlar.
***
Bu sırada muhitimdeki küçük cafede , tavla , oşkin, elliiki oynayan kart hanımların ,yeni yetme tüysüz delikanlıların ve hırçın kızların şamatası arasında akşam çorbası içiyorum.
Çorbayı kıtırıkla içerken , cafenin abonesi olduğu bu bol ilaveli bu gazetenin sayfalarını çeviriyorum. Doğrusu , rengarenk giysileriyle yarı çıplak sosyete hatunlarının poz poz resimlerinin yer aldığı ilavelerindeki resimlere baka baka çorba içmek hiç de fena değil.
***
Akşam olunca kareler değil, yorgunluk basınca kendimi eve atmadan önce muhitimdeki bu cafeye atarım. O akşam da mezkur gazeteye şöyle bir göz attım. Haberleri 15 temmuz olaylarının üzerinden süzdüm. Gazete irili ufaklı kahramanlık ve yurtdışına kaçan fetocuların hıyanet hikayeleriyle dolup taşıyor. Gazeteye kırmızı renk hakim. Çünkü resimlerin çoğunda halk al bayraklarla poz veriyor. Neredeyse adam başına bir bayrak düşüyor. Bayrak satıcıları bayağı iyi iş yapmışlardır diye düşünüyorum.
Köşedarların makalelerinin tamamını okumuyorum. Yazdıkları ilgimi çekmiyor. Zaten bir önceki makalelerinden bugün ne yazdıklarını tahmin edebiliyorum. Alınmasınlar ama onların yazıları da bayağı tatsız tuzsuz. Çorbayla iyi gitmiyor.
***
Gazetenin televizyondan da aşina olduğumuz gedikli köşedarın yazısına şöyle bir göz attım. Bay yazar, ses sanatçısı Sıla ‘ya “Sılacığım sen kenara çekil ben konuşacağım bu erkek takımıyla” diyor.
Hatırlayalım, Sıla , beş milyon insanın Yenikapı mitingini“şov” deyip küçümseyince , “ demokrasi muhafızlığına geçmiş bir erkek ordusu Sıla”nın üzerine gaddarca çullanmış”, konserlerini iptal etmiş;ekmeğiyle oynamışlardı.
Köşedar erkek takımının tepkisine ,tepki koyuyor…
Bir zamanların muteber köşedarı ,kenara çektiği Sıla üzerinden beş milyonluk Yenikapı halkına, halkın üzerinden de iktidara vuruyor: “ Hani o mitingin adı demokrasiydi…Bu muydu senin demokrasin ,” diye sitem ediyor , “Korkak erkek ordusunun karşısında” dimdik duran Sıla’yı teselli ediyor; “yanındayım”, diyor...
***
Değerli dostum, meslektaşım , biricik okurum Muzaffer, varsın yazılarımı beğenmesin ; bendeniz boya küpüne batmış kokonalara benzeyen bu gazetelerdeki yazıcıların yazılarını okuyunca kendi kendime şu dünyada benden de yeteneksiz yazıcılar varmış diyorum.
***
Efkar basıyor , kalkıp eve doğru gidiyorum; Sıla favorim değil; dilimde Melahat Gülses’in okuduğu şarkının kırık bir kaç dizesi: Akşam oldu,gene bastı kareler,gel gel aman…