CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

YÖNETİCİ SEÇİMİ…

Böyledir bu dünyanın işleri  ;   “yönetsin”  diye birileri , tutar  birilerini  yönetici seçer ;  yönetici de  kalkar bu seçen kişileri evire çevire yönetir  veya yönetmez...

Geçen hafta da biz ,  bizleri  yönetmesin diye   bir apartman   yöneticisi seçtik.

Yani usulen ; heyecansız…

Yani adet yerini bulsun, bir yöneticimiz olsun diye…

 Kırk senelik apartmanımız  bir  Karadeniz müteahhitlik  şaheseridir.  Her sallanmada   sıvaları dökülür, çatlaklara çatlak ekleyerek yaşar. 

Evlerimizin  içleri yazları sıcak ve rutubetli , kışları soğuk ve ıslak  geçer.

Kadere inanır, tevekkül ederiz.  

Apartmanımızın merdivenleri her Perşembe yıkanır,kurulanır. Bayramları gül suları dökülür.

Karşı apartmanın balkonlarına çıkıp sabahtan akşama, çekirdek çıtlatıp gelip geçeni seyreden  yaşı geçkin karılar apartmanımıza girip çıkan bir polisin varlığını  bir vukuat delili  olarak yorumlasalar da   beyhude çabalardır .  Gerçeği komşumuz çiçeği burnunda , yeni evli, bir polis  memurudur. 

Seçim konusuna geçersek; yöneticimizi aslında yıllar önce gözümüze kestirmiş, onu alenen  ve zımnen  adayımız  ilan etmiştik.

On dairelik apartmanın yöneticisi olmaya kim can atar?

Bu sene de  aynı  zatı  tuşa getirip bodrum kattaki dairesinden alarak  başımıza yönetici olarak  seçtik. Adamın  yüzü  yumuşak . İSKİ’den emekli efendiden bir zat. Komşuluk hukuku hatırına, bilabedel  yönetici koltuğuna oturmasını sağladık. 

Seçime katılım düşük düzeyde  oldu. Toplantıya  katılanlar , katılmayanlara sitem etti. Apartman sakini hanımlar bir miktar dedikodu yaptı.   

Toplantıya katılanlardan 5.dairenin sahibi , hediye getirilen kuru pastalarını  toplantı masasına koyma nezaket ve zerafetini gösterdi. Zemin kattaki Cemile  hanım ,zarif  tabak ve temiz  çay bardaklarıyla başarılı bir çay sunumu yaparak takdir ve teşekkürleri topladı. 

Usuli bir divan teşkilinden sonra  başkan katip üyeye  gündemi okuttu. İstiklal marşı ve saygı duruşundan sonra , hesaplar  ibra edildi.  Usuli  müzakerelerden sonra   oy birliğiyle kararlar  alınıp  sonuç  apartman girişinde ilan edildi. 

Bu karada   aidatları ödemeyenlerin adları  ve  ödemeyenler, ödememekte direnenlerin yüzü karartılmış, avukat ve icra  ile tehdidi  tehdit edilmiş idi  . 

Ben de yatırmayanlar arasındaydım. Bankacılara aidat yatırırken ;

-Rica etsem ,bu sene  ne kadar yatırdığımı söyleyebilir misiniz, diye soruyorum. Bankacılar; 

- Kusura bakmayın söyleyemeyiz  Bankalar Kanunu’na göre yasak, demişler; bu sebeple her aidat girişimim akim kalmıştı.  

Ayıptır söylemesi herkes kadar bizim de biraz hukuk bilgimiz var. Yani şu bankayla tartışmam tansiyonumu  yükseltti.  Bu yüzden aidatlarımı yatıramadım. Kararda miktar belli olduğuna göre, ikinci bir uyarıya gerek kalmadan, ölmezsem  borcumu ödeyeceğim. 

Karşı komşum çizgi film seslendirmecisi . Sesler bizim evin içinde dolaşıyor…

Apartmanımız  semtin  tarihi ve stratejik   bir  öneme sahip bir  camiye kapı   komşudur.  Müezzinimiz   her  selada,  bilhassa beş vakit ezanda hoperlörü sonuna kadar açıp, eli kulağa atar  ki,  desibelin  ibresi kırmızıya vurur.

Mütedeyyin yöneticimize bu hususu nasıl söylesek ?

Gerçi son yaşlımız da geçen sene sessiz sedasız darı bekaya irtihal eyledi. Pamuk teyzemizin  Pazar dönüşü  elindeki poşetleri  evine taşımışlığım vardır. Çok duasını almıştım rahmetlinin. Sesten şikayetçi değildi. Kulağı ağırdı.

 Hiç ummuyordum. Bir baktık ki, rahmetli rahmete gitmiş…

Aslında diyafonun sesini  kıssalar fena olmayacak. Çevrede hastaların olduğunu gece yarıları gelen acil ambulanslardan biliyorum.

Müezzinin kalbini kırmadan bu meseleyi halletmek en iyisi.

Üst kat kimliğini tanımlayamadığımız bir veya birkaç komşumuz balkonlarımıza sofra bezlerini sallayıp çöp döküyor …

Sürekli düşünceli, sağ işaret parmağı burnunda psikoloji bölüm başkanı olduğu söylenen zat üst katlardan birinde oturur. Selam vermez de almaz da . Buna nasıl bir tepki versek acaba?

Apartmanımızın  bahçesinde incir ve erik ağaçları vardır.  Bunlara ne zaman elimi uzatsam komşu dairelerin pencere perdeleri kıpırdıyor. Keskin gözlere sahip  dedikoducu karılardan korkuyor, ellerimi bir  meyveye  atamıyorum.

Bu  meselenin çözümü için  bir sonraki toplantıda konuyu gündeme getirsek mi? 

Yönetici  sorunu  yönetir mi acaba?

Aslında yönetmesine razı değilim.  Dert değil…

Yönetmesin. Biz yönetilmekten hoşlanmayız.

Zaten gelecekte herkes kendi kendini yönetecekmiş…

Onun için yöneticinin ve azaların adlarını öğrenme teşebbüsünde bile bulunmadım.

<