Yürekleri yakan, bağnazlık!
Yetiştirme tarzı...
Kime sorarsanız sorun, “çok önemli” derler...
Elbette öyle, ama...
Baskıyla değil...
Bunaltarak değil...
Bıkmadan bıktırmadan anlatmakla...
Onun görüşüne de değer vererek...
Herkes çocuğunun kendisi gibi olmasını ister...
Bu da olağandır...
Bir şeyi göz ardı etmeden...
Empoze, baskı, yönetme, zapturapt altına almadan...
Örneklemeler, hep doğru olarak aktarılmalı...
Yoksa, sonuçları kalpleri dağlıyor...
Yürekleri çok, ama çok sızlatıyor...
Aman dikkat edelim...
Onların birer birey olduğunu unutmayalım...
Onların bizim olduğu kadar, ülkemizin hatta bu dünyanın geleceği olduğunu unutmayalım...
Arkadaş gibi gençlerle her konuda sohbet edelim...
Onlarla hoşça vakit geçirelim...
Anlayışlı olmayı elden bırakmayalım...
***
Yukarıda yer alan satırları Enes Kara’yı düşünerek yazdım...
Dini argümanların ya da baskıların ağır olduğu bir dini grubun, yani cemaatin yurdunda kalıyormuş Kara...
19-20 yaşlarında olan bu fidan, ailesini üzmemek için zorla gittiği yurtta, yürekleri yaktı...
Hem de son yılların ihtiyaç duyduğu tıbbı okurken...
Enes Kara, kendisi gibi baskı altında olan kız kardeşini de düşünerek göçtü bu dünyadan...
Enes Kara’yı bu dünyadan koparmaya iten herkes, ama herkes onun katilidir...
Buradan ilan ediyor ve onları lanetliyorum...
Allah ve bu insanlık sizleri affetmeyecek...
Bu topraklarda yaşayanlar da size lanet yağdıracak... Bunu bilesiniz...
Utansanız da, ah çekseniz de bu katiller, Enes Kara yüzünden ölü gibi yaşayacak!
İslamiyet'in yüce bir din olduğunu kabul eden olur, etmeyen olur!
Size ne?..
Dünyaya geldiği günden beri baskı altına alınan körpe beyinlerin neler üretebileceğini düşünmek bile istemem...
Enes Kara, “11. sınıfta Müslümanlıktan ayrıldım” diyor...
Doğruluğu hiçbir zaman bilinmeyecek!
Bir kişi acaba ona baskı yerine, “Neden İslamiyet'ten ayrıldın?” diye sormuş mu?
Ergenlik yıllarının insan beyninde sürekli fırtınalar kopardığını bilmeyen mi var?
Hedefe kitlenmek, iyi olduğu kadar, kötüdür de...
Araştıran, sorgulayan bireyler yetiştirmek zorundayız, bu toplum ve dünya için...
Özellikle dinimizde “zorlama” kavramı yer almaz!
Dinimiz, anlatmaya, yol göstermeye yönlendirir tüm Müslümanları...
Bu genç fidanın yok olmasına yol açan, isterse ulema olsun, isterse şeyh olsun, ister secdeden alnı kalkmayan olsun ahirette cezasını alacaktır. Ama, bu toplum mutlaka cezalandırılmasını beklemektedir!
***
Devlet devletliğini yapmalı, yurt yönetimlerinin tümünü bilgili, anlayışlı insanların eline teslim etmeli, sonuçlarını da sorgulamalı...
Özel, Cemaat, vakıf, işletme yurtları dahil...
Pedagojinin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyan bir gerçek!
Bizi yönetenlerden çok, aile büyükleri böyle düşünmeli...
Elbette, devletimizi gereğini yapmaya zorlamalı, talep kâr olmalı...