DOĞAN ÖZKAN

DOĞAN ÖZKAN

Zatürre  olmayalım

Uzun zamandır söyleniyordu..

Kimileri de “ne geliyor ya, dibine kadar içindeyiz”

Neden mi bahsediyoruz…

Ekonomik krizden efendim…

Dünya ekonomik çevreleri 2019’da global bir krizden söz ediyor.

Bu gelen ekonomik fırtınaya Dünya Bankası da dikkati çekiyor. Dünya Bankası'nın, "Küresel Ekonomik Görünümler - Ocak 2019" raporunda 2018, 2019 ve 2020 yılları için küresel ekonomik büyüme sırasıyla yüzde 3.0, yüzde 2.9 ve yüzde 2.8 düzeylerine indirildi. Dünya Bankası raporunda 2021 için büyüme öngörüsü de yüzde 2.8 olarak açıklandı.

Fena bir rakam değil diyebilirsiniz…

Ama şunu unutmayın, eğer bolluğa ulaşmışsanız en ufak daralmayı sanki sıkboğaz oluyormuş gibi hissedersiniz…

Sanırım global ekonomistler  böylesi bir krizden söz ediyor…

Raporda bu daralma şöyle anlatılıyor,

Dünya Bankası'nın, "Kararan beklentiler: Ticaret ve yatırımlar zayıflarken, küresel ekonomi 2019'da yüzde 2.9'a yavaşlayacak" (Darkening Prospects: Global Economy to Slow to 2.9 percent in 2019 as Trade, Investment Weaken) başlıklı değerlendirmesinde, "Yükselen, gelişmekte olan ekonomiler, büyümeyi sürdürebilmek için, politika tamponlarını yenilemeli, üretkenliği artırmalı" denildi.

Ama Avrupa’da ve ABD’de böylesi bir krizin bize yansımaları ne olur..

İşte asıl düşündürücü olan taraf bu…

Raporun Türkiye bölümünde ise, yaşanan finansal stresin gecikmeli etkilerinin 2019'da büyüme üzerinde görüleceğine işaret edilen değerlendirmede, yüksek enflasyon, yüksek faizler, düşük güven, azalan tüketim ve yatırıma dikkat çekildi.

Raporda, Türkiye için 2018 büyüme tahminini yüzde 4.5'ten 3.5'e düşüren Dünya Bankası, büyüme beklentilerini 2019 için yüzde 4.0'den 1.6'ya ve 2020 için yüzde 4.0'den 3.0'e indirdi ve büyümenin 2021 yılında yüzde 4.2 düzeyinde olacağını öngördü.

Biz zaten böyle büyüme rakamlarına alışkınız..

Yani görece olarak bizim için öyle her şey iç karartıcı değil..

Diyebilirsiniz ki, “yüzde 11.51luk büyümeleri gördük”

Yanlış…

Orada ki harcama kalemleri bizden çıkan bir şey değildi

Yavuz Sultan Selim Köprüsünü biz yapmadık.. İstanbul Havalimanı’nın da finansörü bizim şirketler değil…

Hepsi borç harç…

Yani, yabancı kendisi kriz içindeyken gelip Türkiye’de yatırım yapmaz…

Yani yeni köprüler hayal…

Köprüler fena değil elbette ama asıl talep katma değeri yüksek ürünler üreten, istihdam artıran fabrikalar…

Yüzde 11.5 büyüdük ama işsizlik oranı yerinde saydı..

Ama  biz yine de dikkatli olunması gerektiğine inanıyoruz…

Devlet tedbirini alacak elbet ama asıl olan bizim ayağımızı yorganımıza göre uzatmamız…

Ayağımızı üşütürsek zatürre olmamamız kaçınılmazdır..

 

 

<