SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

ZEKA ÜRETEN MEYDANLAR..

Politika ince bir san’attır. Mantığın yorum manevralarını ustalıkla işleme hüneridir. Batıda bunun okulları vardır. Biz de ise “Laf cambazlığı” politikaya bulaşmış etkin bir karakter türüdür.

Yazılarımda, iyi bir politikacının meydanlardan yetişebileceğine dair sentezlerde bulunmaktayım. Seçimler yaklaştıkça, yazılarımın isabetli görüşler taşıdığı anlaşılmaktadır. Aynı içeriğe dayanan bir yazımı güncelliği nedeniyle ve de okurlarımızın bilgilerini tazelemek amacıyla tekrar yayınlıyorum:

Tarih boyunca, insanlarda politika sevdası yaygındır. Siyaset yapma tutkusu, herkesin ilgi alanı içindedir. Sadece mantığı değişiktir. Bazı insanların doğuştan yeteneklerinin, bu doğrultuda farklı seçenekler gösterdiği de bilinmektedir.

Siyaset, hedeflere ulaşmak için stratejiler geliştirme san’atıdır. Amaç ne olursa olsun, tasarlanan hedeflere kişinin olumlu bakmasını sağlamaktır.

Politika mantığında, seviye düşürüldüğünde, algılama merkezi oluşturmak için her türlü taktikler, kurnazlıklar olağan sayılmaktadır. Buna odaklanan siyasetçilerin, karakterleri kişilik yapıları da çağdaş  bilime ters düşmektedir.

Üniversitelerimizde siyaset bilimi, diplomasi ve kamu eğitimi akademik düzeyde verilmektedir. Fakat kişide siyaset yapma eğilimi başladığında, akademik kurallara uygun temalar, algı değişimlerinde yeterli olamıyor.

Ülkemizde bunun anahtar noktalarını iyi bilen, pratik zekalı, her işe kafası çalışan, kurnaz, gözü açık, uyanık politikacı tipleri vardır. Fazla eğitim görmemiş, tahsilsiz ve eski deyimlerde kalan “Çarıklı erkan-ı harp” tiplerinin de çoğunlukta olduğunu hatırlatırız.

Asıl önemli olan siyasetçilerin kültürel değerlerle donaltılmalarını hızlandırmaktır. Akademik tekniği kavrayan siyaset bilimcilerinin, genelde, toplumu etkileme yetenekleri zayıf kalmaktadır. Toplu seslenişlerde, sizin karşınızdakiler tarafından anlaşılmak istediğinizi düşünürseniz, buna akademik dil kullanmanın bir yararı olmayacaktır.

Çünkü, bunun sırrı şuradadır:

“Politikacı meydanlarda yetişir”

Arabayı atın önüne koyarak siyaset yapılmaz.

Siyasetin grafiğini yükselten mekanlar meydanlardır. Algı değişimleri tekniklerinin uygulandığı meydanlarda, siyaseti belirli hedeflere ulaştırabilirsiniz.

Siyasetin heyecanı, beğenisi, takdiri, şahlanışı meydanlarda gerçekleşir.

Bu önemli meydanlar, siyaset ve siyasetçinin amaçları için müthiş bir güçtür. Politikacıların başarı karnesi meydanlarda hazırlanır.

Toplumun aynası meydanlardır.

Kentlerin yapısı gelenek ve göreneklere uygun meydanlarla düzenlenmelidir.

Siyaset, kültür ve ticaret odaklı meydanlarımız hızlı gelişmeye uygun değildir. İyi bir politikacı hedeflerini ve vizyonunun derinliğini, meydanlardaki coşkulu kalabalıktan tayin edebilir.

Ancak, unutulmasın ki, eski siyaset ustalarından rahmetli Osman Bölükbaşı’nın şu haklı deneyimi kulaklardan silinmemiştir. Bölükbaşı demişti ki:

“Meydanlara toplandığımız kalabalığa bakılsaydı belki on defa iktidara gelmiş olurduk!.”

İşin esprisi bir tarafa, politikacı meydanlarda yetişir gerçeği her zaman için geçerlidir. Meydanlar politikacıların sınıf geçme karnesidir.  İnsanların imajında leke olarak kalabilen, rakibine çamur atan çirkin politikacıların da varlığını düşünebilsekte, meydan kültürünün korunmasını elbirliğiyle sağlayalım.

“Tatsız aşa tuz neylesin, akılsız başa söz neylesin!.” Durumuna düşmeyelim.

<