CEVDET TÜTÜNCÜ

CEVDET TÜTÜNCÜ

ZENGİN Mİ FAKİR ? FAKİR Mİ ZENGİN ?

Sevgili dostlar, bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde aynı şehirde  bulundukları konum itibariyle debdebe şaşa içinde yaşayan çok zengin ve  yoksulluk içinde yaşayan çok fakir iki aile varmış.  

Paranın nereden gelip nereye harcayacağının hesabını bile yapamayan zengin aile, belirli bir sınırlamanın içinde her gün evlerinde suskun monoton bir hayatı öylesine yaşayıp gidiyorlarmış. Bütün zamanını para kazanmaya harcayan ailenin reisi de hayatın böyle olduğunu zannederek günleri ayları devirip gidiyormuş. Ta ki bir gün yolu fakir ailenin yaşadığı evin önünden geçene kadar… Oradan geçerken fakir ailenin evinin içinden neredeyse ortalığı çınlatan kahkaha seslerinin yükseldiğini duymuş. Üzerinde durmamış geçip gitmiş evine. Kendi evine girdiğinde ise yine sessiz can sıkıcı monotonluk sarmış etrafını. Düşünmüş bir anlam verememiş ama ertesi gün dayanamayıp aynı yerden yeniden geçerken gururunu yenip merakla kapıyı çalarak bu mutluluğun nedenini sormak istemiş. Kapı açılıp da orada bulunanların hepsinin tanıdığı zengin adam görününce, evde bulunan herkesin pür neşesi bir anda sessizliğe bürünmüş, herkes suskun öylece bakıyormuş.

“ Buyurun beyefendi bir şey mi istediniz ? “

“ Bir şey istemiyorum ama bu mutluluğunuzun sebebini öğrenmek istiyorum.”

Evin sahibi adamın yüzüne bakmış bakmış, hiçbir şey söylemeden;

“ Müsaade ederseniz kapıyı kapatmak istiyorum. “  demiş, kapıyı kapatmış.

Adam canı sıkkın bir şekilde ayrılmış oradan. Sormuş soruşturmuş kendisine cevap verecek bir yaşlı pirin yaşadığı köyü öğrenmiş, yolunu tutmuş. 

“ Böyle böyle “ demiş, “ Şimdi ben bu yaşlı piri arıyorum. “

“ Haa o mu ? Köyün dışında karşı tepede ceviz ağacı var, onun yakınında da bir kulübe.., orada yaşar. “

Kalkıp gitmiş, kapıyı itekleyip girmiş içeri.

“Hoş geldin “  demiş,  pir  “ Buyur otur. “  yer göstermiş.

Doğrudan söze girmiş;

“ Hiç “ demiş, “Beş parası bile olmayan adam her gün mutluluktan uçuyorken, benim evimde neden sinek vızıldasa sesi duyuluyor ? “

“ Buyur otur. Nasılsın iyi misin ? “

“ Sen bana cevap ver neden ? “

“ Peki “  demiş,  pir  “Sana bunun sırrını anlatırım ama söylediklerimi eksiksiz yapacaksın. “

“ Tamam yaparım. “

“ Şimdi eline bir kap al. Dışarıdaki ağaçtan ceviz topla. Onunla köye git, rastladığın kapıları çal. Önce selam ver hal hatır et, sonra bu cevizden bir miktar onlara ikram et,  karşılığında da iki yumurta iste. Bir tanesi senin bir tanesi de benim olsun.”

Adam elinde ceviz sepeti, köye gittiğinde pirin dediklerini aynen uygularken köyün çıkışında bir ev daha gözüne ilişir ve oraya da uğramaya karar verir. Ancak biraz da yorgunluğun etkisiyle kapı açıldığında eskiden herkese karşı yaptığı gibi selam vermeden hal hatır etmeden doğrudan cevizleri ikram eder. 

Ev sahibi,  “ Bir dakika bekle “ der, içeri gider ve dönüşünde elinde yalnızca bir yumurta vardır. 

“ Pire selam söyle “ der.

Adam ne olduğunu anlar selam vermek, hal hatır etmek ister ama ev sahibi kararlıdır tekrar;  “ Pire selam söyle “ der.

Dönüşünde pire olanları anlatır;

“ Ama ben selam verdim, hal hatır ettim. “

“ Ettin ama eksik oldu, zamanında olmadı. İşte şimdi senin bahsettiğin o fakir ailenin  kapısına gelenlere verecek hiçbir şeyi olmasa da selam alıp, selam verdiği, hal hatır edip, güler yüz gösterdiği anlaşılıyor. Dolayısıyla eşinin dostunun çok olduğu da… Evi dolup taşıyor, aynı zamanda mutluluk ve huzur da… Şimdi bu yumurtaların hepsini al senin olsun, dışarıdan yeniden ceviz topla. Evine git, insanlarla arana belirli mesafeler koyma,  içtenlikle karşılık ver. Rastladıklarının, evine gelenin selamını al, mümküne az da olsa ikramda bulun. Sonunda sen de istediğin mutluluğa ulaşırsın.“

“ Sağ ol “  der, adam. Yumurtaları orada bulduğu bir sepete koyar, ağaçtan da bir miktar ceviz topladıktan sonra vedalaşır yola revan olur. Ancak bir müddet sonra ayağı taşa takılır, yere düşer ve  yumurtaların hepsi kırılır. Canı sıkkın pirin yanına geri döner, anlatır.

Pir,  “ Üzülme “ der,  “ Bir daha bütün yumurtalarını aynı sepete koyma !.. Eğer değerlendirebilirsen elinde kalan cevizler de yeter… “ 

Esen kalın. 

<