ZORLA GÜZELLİK OLMAZ
Seçkinlerimiz ya bir yerlerden aldıkları emir ve talimatlar gereği ya da işgüzarlıkları sebebiyle yüz senedir Batı bizi sevsin, bizi takdir etsin diye halkın üstü başıyla, kılık kıyafetiyle gururuyla oynadı durdu.
Ulu önder , Kastamonu gezisiyle başlattığı kılık kıyafet inkılabında elindeki şapkasını halka göstererek “Efendiler, buna serpuş denir” demişti.
Adı ister şapka, ister serpuş olsun , bu “efendiler" dikeyden yataya; fesden şapkaya geçişte tereddüt geçirip , kendi kendilerine;
-Bu da nerden çıktı yahu, şeklinde beyanda bulundular.
Bu beyan ile feste ısrar , rejime karşı bir tehdit , bir direniş olarak algılandı. Yeni rejim şapka giymemekte direnenler zorlandılar.
Olay gerek halk hafızasında, gerekse Batıda büyük okur kitlesi nezdinde büyük yankı uyandırdı. Fransız yazarlarından A.Saint Exupery ünlü eseri Küçük Prens ‘te Türkiye’deki şapka yasağından söz etti.
Son yıllarda ülkemizde gerçekleşen düşünce ve fikir hürriyetiyle yayıncılar Türkçe çevirilerde sansürlenen paragrafı, yerli yerine koydular. Hiç de kıyamet kopmadı, koruma kanununa takılmadı.
Yakın geçmişte de başörtü yasağı uygulamaya konuldu. Halka giyim şekli dayatılmaya çalışıldı. Rezillikler oldu.
Halk bir kez daha dayatmaya karşı koydu. Demokratik yollarla bu yasağa karşı koydu.
Bir kez daha halk başörtüsü yasağıyla imtihan ediliyordu.
Halk bunu insan haklarına bir müdahale kabul edip, şiddetle reddetti.
Velhasıl Türk halkının Batılılaşma macerasında zorla “aç , kapa“ seremonisi tutmamıştı.
Tutmayacaktı da…
Halk özgürlüğünün sınırlarını belirleme yetkisini başkasına vermek istemiyor. Bu hakkın sınırını kendisi belirlemek istiyor.
Çünkü kuvvetle tahmin ediyor ki, bir gün insanlar kendi kendilerini yönetmek zorunda kalacaklar .
Özgürlük insanın tabiatında var çünkü ; zorla güzellik olmaz!