RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Zoru teklif etmek

Ahlakçılar, ahlak insanları, nasihler, öğüt verenler, nasihat edenler, etmesi gerekenler ve etmemesi gerekenler. Hayatında insan bu kişilerle karşılaşır.

Kabulü mümkün olmayan teklifler de bu ağızlardan dökülür. İyi eğitimciler, nasihatlerini yerine ve zamanına göre dillendirmeyi tercih ederler.

Çok ünlüdür. ‘Her doğru her yerde söylenmez’ cümlesini herkes bilir ve tekrarlar. Bunu dha da açan söylemler vardır. Bir insanın her söylediği doğru olmalı ama her doğruyu her yerde söylemeye yeltenmemeli.

Kimileri de der ki, ‘şimdi değilse ne zaman’, ‘Yiğit bin yaşar fırsat bir düşer’. En büyük cesaret, fazilet haksızlık yapan bir iktidar sahibine haksızlığını haykırsın. İşte tam da kabulü mümkün olmayan bir öğreti çıkar ortaya.

 

Xxxx

 

Anne-baba yani ebeveyn, muallim, öğretmen, yaşça büyükler, ilimce büyükler, makam-mevkice büyükler, din alimleri, ilim alimleri, ustalar, pirler,, ahlakçı felsefeciler, terbiyeciler, eğitimciler çevrelerinde muhatap odluları insanlara kimi zaman nasihat ederler. Öğüt verirler, neyin iyi-neyin kötü olduğunu anlatırlar.

Anlatan yumuşak huylu olabildiği gibi sert huylu da olabilir. Dinleyen de alıcı ya da kulak asmayıcı olabilir.

Söylenen söz ne kadar doğru, haklı, yerinde, derde çare olursa olsun etkisi bakımından milyonlarca sonuçla karşılaşılır.

Kumar masasında kazanmanın keyfini, kaybetmenin sancısını yaşayan birine, hiçbir nasih faydalı bir şey söyleyemez. Yeri ve zamanı değil. İşte orada, o şartlarda her doğru her yerde söylenmez hükmü geçerlidir.

 

Xxxx

 

Şehvete teslim olmuş bir insana o an fuhşun haramlığını, zararlarını, birey ve toplum hayatına verdiği zararı kim anlatırsa anlatsın bir faydası olmayacaktır. O sırada yaptırım gücü olan zabıta, polis, asker gücü olmadan o insanı o günahı işlemekten kimse alıkoyamaz.

İçki masasında oturmuş insana, arkadaşlarıyla şarkılar söylüyor, en açık fıkralar anlatılıyor, en mahrem sırlar latifeler halinde dillerden dökülürken içki içmenin haramlığını, zararlarını anlatmasın kimse. Her doğru her yerde söylenmez.

Kalabalıkta cambaza bakan birinin, açık kalmış ağzına aldırmadan cüzdan yürüten birine hırsızlığın ne kötü bir davranış olduğunu kimse anlatmasın. Onu kimse o zevkten döndüremez.

 

Xxxx

 

Demek oluyor ki her şeyin bir vakti, zamanı, şartları var. Atalar buyurmuş ki, ‘Ağaç yaşken eğilir’. Evet, işte her şeyin vakti olduğunu çok güzel ifade eden bir cümle.

Çocuklar ilk terbiyelerini aile ocağında alır. İlk kişilik özelliklerini aile ocağında alır. Çocuklar, cesur olmayı-tırsık olmayı, saldırgan olmayı-savunmacı olmayı, verici olmayı-alıcı olmayı, bekleyen olmayı-bekleten olmayı  aile ocağında anne-baba numunesinde seyrederek öğrenir.

Çocuklar ve gençler iyi bir şey yaparken de, kötü bir şey yaparken de bir şey icat etmezler, öğrendiklerini tekrar ederler.

 

Xxxx

 

Nasihat zamanını geçirdikten sonra yapılırsa bir işe yaramaz. Zaman ve zemin çok önemli. Söyleyenin mahareti de çok etkilidir. Alıcının yetenekleri de çok öne taşır. Hepsi bir araya gelirse iyi şartların, iyi sonuç alınır. Ama genellikle şartların birinden biri hep eksik olur. Bu yüzden nasihatler beklenen iyileşmeyi sağlamaz.

 

Xxxx

 

Bu defa insanlar ‘bilmem, görmedim, duymadım, söylemem’ kuralı ile herkesle iyi geçinmeyi tercih eder. Bu durum, toplumun kokuşmasıdır.

 

 

<