Kerim EVREN

Kerim EVREN

DİLİM YOKSA BEN KULUM -1

DİLİM YOKSA BEN KULUM -1

Türkçemiz, ulusal kimliğimizin en önemli öğesi.

Ve bilimsel bir gerçek:

İnsanoğlu, sözcüklerle düşünüyor. Yani, önce 'düşünen birey', giderek de 'düşünen toplum' olması için mutlak gereklilik, dilini varsıllaştırıp 'doğru ve güzel' kullanmak.

Atatürk'ün, 'ulusal kültürümüzü çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarma' ülküsünü gerçekleştirmemiz de buna bağlı.

Tanrı katında 'insan' demek olan "kul"un bir anlamı da 'köle'.

Tarih; O'nun verdiği aklı kullanıp düşünce üretemeyen, dolayısıyla hayata da geçiremeyen bireylerin / toplumların, düşünebilenlere ömür boyu "kulluk" (kölelik) ettiği örneklerden geçilmiyor.

'Düşüncelerimizin kaynağı' dilimizi doğru ve güzel kullanma konusunda en duyarlı şairlerimizden Yahya Kemal Beyatlı (1884 - 1958), şöyle demiş:

"İmlamız, lisanımız düzelince lisanımız da kafamız düzelince düzele­cek, çünkü o da ancak onlar kadar bozuktur, fazla değil!"

Gelgelelim, kafa karışıklığımızın bir türlü üstesinden gelemediğimiz gibi, bu konuda gittikçe daha da büyük açmazlara düşüyoruz sanki. Beyatlı'nın sözünü ettiği yazım (imla) yanlışlarına, sesletim (telaffuz) yanlışlarını da katarak...

YANLIŞTA AYAK DİREME

Örneğin, iletişim araçlarından izlediğimiz kadarıyla ısrarla yanlış sesletilen sözcüklerden kimileri şunlar:

'Uygun, uyumlu' anlamlarındaki Türkiye Türkçesi (1) "uz" kökünden gelen "uzlaşı" yerine, nedense onun Arapça karşılığı "mutabakat" yeğleniyor. Üstelik 'u' sesi, 'ü'ye dönüştürülerek:

"Mütabakat"!

Bu sözcüğü en sık yanlış kullanan kişi de CHP lideri Özgür Özel.

* Gizlice cana kıyma ve kötülük etmeye kalkışma, anlamındaki yine Arapça kökenli "suikast"ın son sesi 'kalın t'dir. Dolayısıyla sözcük, 'kalın ünlü' ek alır. Ama, herkes sözleşmiş gibi, "suikasti, suikaste..." diye yanlış sesletip yanlış yazıyor.

* Polisiye olay haberlerinde zanlıdan / sanıktan söz edilirken onun karıştığı (ya da karışma olasılığı yüksek) olay belirtilir; hırsızlık sanığı, cinayet zanlısı vb. Ama, en deneyimli haber sunucuları bile, söz gelimi "katil (cinayet) zanlısı" yerine, "kaatil zanlısı" diyor.

'MUĞLAK' / 'SITKI (!) SIYRILMAK'

* Arapça kökenli bir başka sözcük, "muğlak" (anlaşılmaz, karışık, anlamında) ise 'ince l' ile sesletilir. Gelgelelim, hemen her tv kanalında, "Muğla" iline bir 'k' sesi eklenmiş gibi kaba bir biçimde okunuyor. Yanlış sesletimi, son olarak 10 Mayıs günü, bir kanalın "Her Açıdan" adlı öğlen haberleri izlencesinde, ardı ardına beş altı kez duyduk. Hem de yanlışta 'ısrarcı' kişi, iktidarın yeni yargı paketi taslağındaki "etki ajanlığı" konusunu tartışmaya açan, meslekte belki otuz yıl deneyimli bir kadın sunucuydu.

* Türkçede 'sevgisi, inanı yok olmak ya da birinden, bir şeyden bıkıp usanmak' anlamındaki deyim, 'içten bağlılık' demek olan Arapça kökenli "sıdk"tan gelir.

Deyimin doğrusu:

"Sıdkı sıyrılmak"

Deyimdeki "sıdk" sözcüğü, erkek adı "Sıtkı" ile çok sık karıştırılıyor. Sözcükteki 'd' sesini 't' çevirip hem de üstüne basa basa "Sıtkım sıyrıldı." diyen diyene!

'FENE (!) DİN AYARI'

En köklü 'fikir' gazetemiz, 28 Nisan 2024 günkü birinci sayfasında, - bizim de önceki hafta bu köşede- ele aldığımız "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli"ne ilişkin bir habere yer verdi. Aytunç Ürkmez imzalı haberde, fen derslerinin, 'İslam inancı temelli' duruma getirilmek istendiği belirtiliyordu.

Haberin gazetedeki onlarca puntoluk başlığı:

"Fene Din Ayarı"

Burada, "fen" sözcüğünün "-e hâli"nin yazımı (imla) yanlış.

Fizik, kimya, matematik ve biyoloji bilimlerinin ortak adı olan Arapça kökenli "fen", ünlü harfle başlayan ek aldığında, son sesi 'n' ikizleşerek yazılıp söylenir; "Fenne..."

Öteki doğru örnekler:

fenni, fennin...

"ÖZBEÖZ" YANLIŞ

Öte yandan, Farsça "-be-" eki içeren 'yapısı yanlış' sözcüklerimiz sıklıkla kullanılıyor:

günbegün, özbeöz, katbekat...

Öz Türkçe "gün, öz, kat" sözcükleri yinelenip bunların arasına Farsça "-be-" eki getirilmemeli (2).

Ancak, 'uydurma bir dil' olan Osmanlıcada, Arapça ve Farsça kök - ek alışverişi yapılabiliyor; Arapça kökenli "an" sözcüğü ile Farsça "-be-" ekinden "anbean" türetilmiş.

Kanal 360'ta, haftanın beş günü yayımlanan"Ben Bilirim" başlıklı 'bilgi yarışması' ise yazım ve sesletim yanlışından geçilmiyor.

İşte, ayrı bir yazı konusu olabilecek yanlışlardan sadece biri:

Yarışmanın, 2 Şubat 2024 akşamı yayımlanan bölümünde; "peşin para ödemek" sorusunun yanıtı, ekrana şöyle yazıldı:

"Avucuna saymak"

TDK'NİN DOĞRU SAYDIĞI

Türkçeye özgü bir kural:

Dilimizde iki heceli kimi sözcüklerin, ek aldığında ikinci hecesindeki ünlü düşer.

Bunlar daha çok, insan ya da hayvan gövdesinin bölümlerinin adıdır.

Doğru örnekler:

ağız – ağ; omuz – omzu; alın – al; beyin – beyni; burun – burnun; göğüs – göğsün; karın – karnın; bağır – bağrın; alın - alnın...

Söz konusu yarışmada geçen "avuç" sözcüğü de bu kural kapsamında olduğu için Kanal 360 ekranına yazılan yanıtın doğrusu:

"Avcuna saymak"

Ancak, bu sözcüklerden ikileme (ya da yineleme) yapıldığında, sözcüğün ikinci hecesinin ünlüsü düşmez.

Doğru örnekler:

omuz omuza, göğüs göğüse, burun buruna, koyun koyuna, gönül gönüle...

Yeri gelmişken ek aldığında, ikinci hecesinin ünlüsü düşen vücut organı adları dışındaki iki heceli kimi sözcükleri de anımsatalım:

Doğru örnekler:

gönül – gön; özür – öz; ömür – ömrü; resim – resmi; oğul – oğlu; ilim – ilmi; akıl – ak; asır – as; asıl – as; emir – emri; vakıf – vak; hüküm – hük...

İşin can yakıcı bir yanı da ne biliyor musunuz?

Bu apaçık kurala karşın TDK, Güncel Türkçe Sözlük'ünde, "avucuna saymak" yazımını doğru kabul ediyor.

Gel de yanmış gülüm keten helva, deme!

GRAM GRAM 'EPİGRAM'

Sonunda olacağı buydu; sorulacak...

Soruları bile çalmışlar kıyamette;

Münker ile Nekir'e (3) parti rozeti

Göstersek işe yarar mı mülakatta?

1) Bk. Nişanyan Sözlük

https://www.nisanyansozluk.com

2) Ömer Asım Aksoy; Dil Yanlışları,Yalçın Emel Yayınevi, Ocak 1990, sayfa 231

3) İslam inancına göre, ölen kişiyi, bu iki melek ilk sorguya çekiyor. Sorulara doğru yanıt verenin ruhu, mezarının sağ yanında cennete pencere açılmasıyla erinç (huzur) buluyor.

<