FİLİSTİN Mİ İSRAİL Mİ KADİMDİR? (2)
FİLİSTİN Mİ İSRAİL Mİ KADİMDİR? (2)
Başta Fransa ve İngiltere olmak üzere Avrupa’nın emperyal devletleri; Osmanlı Devleti iç işlerine karışmayı, azınlıkları sahiplenmeyi, devletin zaaflarından yararlanmayı doruğa çıkarır. Avrupalılar Katolik ve Protestanlara, Rusya Ortodokslara koruyucu olmuştur. Daha 1774’de bağıtlanan Küçük Kaynarca antlaşmasıyla Rusya’nın Ortodoks hamiliği resmileşmiştir. İngiltere de 1839’da Kudüs’te açtığı konsoloslukla Filistin’deki Yahudi, Protestan ve Dürzileri sahiplenmiştir.
Aslında Yahudi-Hıristiyan İttifakı, 1649 yılında kurulmuştur: Amsterdamlı Püriten Joanna ve Ebenezer Cartwrigth kardeşler, İngiliz hükümetine gönderdikleri mektupla Yahudilerin Arz-ı Mevut’a yerleştirilmesriniı talep ederler. Bu talep 1917’de, “Belfour Deklerasyonu” ile karşılanır.
Yahudi-Hıristiyan İttifakı, Napolyon’un Akka’yı kuşatmasında Filistinli Yahudilerin destek için Osmanl Devleti’ne isyan etme isteği ve Yahudi devleti vaat etmesiyle başlamıştır. Napolyon, Yahudi Sanhedrin’inin 1806 Mayıs ayında Paris’te toplanmaya çağırır.
Süreç içinde Yahudilerin Filistin’e göçmeleri için çok sayıda makale ve kitap yazılmıştır. Örneğin Fransız Hıristiyan İsaac le Peyrere (15941676), “Le Rappel des Juifs” adlı kitabıyla Fransa krallarını Yahudi devletini kurmaya çağırmıştır. Almanya’da da “Pietism\Takva” hareketi kurucusu Philipe Jacob Spener (1685-1793) Luter öğretilerinden hareketle Yahudilerin Filistin’e göçmelerini, Hıristiyanlığı kabul edip Mesih’i beklemelerini önermiştir. Ki bunun sonucunda “Sion Derneği” kurulmuştur. 1655’de de Paul Felganhaur, “Good News for İzrael “ adlı kitabıyla Mesih’in gelmesinin Yahudilerin Filistin’e dönüp devlet kurmalarıyla gerçekleşeceğini öne sürmüştür. Baron Shephtesbury ise, yazdığı makalede Yahudilerin kutsal topraklara dönmelerinin Tanrı emri olduğunu belirtmiştir.
1840 yılında Şam’da Musevi-Hıristiyan çatışması olur. Çok sayıda Yahudi öldürülür. Bunun üzerine Yahudiler, Osmanlı’da can ve mal güvenliklerinin olmadığını öne sürerek Avrupalılardan yardım talep eder. İngiltere’nin İstanbul elçisi de Ağustos 1840 tarihli mektupla Babıali’den Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulmasını ister ve bunun Osmanlı Devleti’ne sanayi ve teknoloji gelişmesinde yararlı olacağını belirtir.
Yahudileri Avrupa’dan kovanlar, Osmanlı sırtından koruyan olurlar. Filistin üzerinden uzak doğuya giden ticaret yollarına egemen olma siyaseti güderler. Buna karşın müflis Osmanlı Devleti ise; 1869 yılında Akka’da arazi satış müzayedesi düzenler. Dört bin dönüm miri toprağı satışa çıkarır. Habin Bester, Nikola Sarsak, Tüveyni ailesi, Metta Farah ve Selim Huri adlı gayrimüslim Osmanlı zenginleri Filistin kuzeyindeki bu verimli toprakları satın alarak 60 köy-çiftlik kurarlar. Artık “mahlül araziler” özelleştirmeye başlanmıştır. 1890 yılında da Trablusgarp, Lazkiye ve Akka bölgelerinde gözde mahlül arazileri satışa çıkarmadıkları ve devleti beş bin kuruş zarara uğrattıkları gerekçesiyle görevlileri cezalandırmıştır! 1893 yılında Hudayre, Dardane ve Nufeyat köylerini Yahudilere 18 bin lira karşılığında satmıştır. Ardından Hayfa-Zerka kıyı boyundaki 30 bin dönümden fazla araziyi de Yahudilere satar. Satışların ve gelirin toplamı, o yılın Ağustos ayında Padişaha (II. Abdülhamit) arz edilir. Satışlar, verilen “Atik Senetleri” ile hakani veya tapu memurları tarafından tescil edilmiştir.
Göç ve toprak satımları sonucunda Filistin’de nüfus demoğrafisi değiştri. Sultan II. Abdülhamit, 1880 yılında kurduğu “Yıldız İstihbarat Teşkilatı ile Filistinde satışı yasaklanacak arazilerin tespitine başlar. 1882 yılında dışardan gelen Yahudilere toprak satılması yasaklanır.
Filistinde gerçekleşen değişimler sonunda Yahudi nüfus 19. yüzyıl sonunda büyük oranda artmıştır. Buna karşın Hıristiyan nüfus azalmıştır. Denmografinin bunca değiştiği dönemde İsviçre’nin Basel kentinde ilk Sion Kongresi toplanmıştır. Ki Osmanlı tebalı 2 müslim de katılmıştır.
Böylece 1867-1882 döneminde Filistin toprakları büyük ölçüde Yahudilerin eline geçer. Yahudi yerleşim merkezlerinin sayısı 22, sahip oldukları topraklar 219 bin dönüm (Filistin toplamı 30 bin dönüm), nüfusu 5210 olur.
638 yılında halife Ömer’le başlayan Filistin’deki Müslüman egemenliği; 1897 yılında Basel’de toplanan Sion Örgütü Kongresinin Filistin’de “Siyonist Çalışma Komitesi” kurma kararıyla Siyonizm lehine sonlanmaya başlar. Birinci dünya savaşı sonunda da Osmanlı egemenliği sona erer. Bölgenin egemeni olan İngiltere’nin himayesi ve Fransa’nın katkılarıyla 1946’da Yahudi devleti kurulur. Artık kadim Filistin halkı, kendi topraklarında yeniden zalimliğe uğrar.
Filistin’de başlayan Yahudi faşist zalimliği; bu gidişatla yeni bir Babil sürgünü koşullarını yaratacaktır (MÖ 570 yılında Babil Kralının Yahuda krallığını yıkmış).
İsrail Yahudi Devleti’nin kurulmasından sonra Özgür Filistin Devletini kurmak amacıyla bir Hıristiyan Arap liderliğinde kurulan FKÖ (Filistin Kurtuluş Örgütü); MOSAD ve CİA tarafından kurdurulan Siyasal İslamcı Hamas tarafından tasfiye edildi. Fşlşstşn, İsrail, Gazze ve Şeria olarak parçalı duruma getirildi. Aynı Hamas, şimdi de çeşitli suçlamalarla siyasi hayatının sonuna gelmiş olan İsrail Başbakanı Netanyahu’yu kurtaran bir hamle yaparak İsrail’i roket yağmuruna tuttu. “Körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz” misali. Netanyahu da Gazze’ye ateş kustu. Hem muhalefetinin ağzını kapadı, hem Filistin Devletinin kurulması yolunu tıkadı. Hem de siyasal İslam ve Selefiliğin emperyalistlerin maşası olduğunu göstermiş oldu…