SEVİLAY YÜKSEL

SEVİLAY YÜKSEL

KANUNLAR ÇİĞNENİR Mİ?

Bazı insanları hayranlıkla okuyorum. İsim vermeyeceğim. Bizden sonraki nesiller içinde kalemini ustalıkla kullanan yazarlar, gazeteciler var. Bu meslektaşlarımın sayısı çok değil, ama az da olsa yetiyorlar. Bir büyük hayranlığım da namuslu olmaları. Bu ülkeyi o hale getirdiler ki, “namuslu” olmak meziyet oldu.

Ne güzel birikimleri var. Dilimizi iyi kullanıyorlar. Gerçekleri adam gibi yazıyorlar. Mükemmeli aşmış insanlar. Onları okurken öyle hoşuma gidiyor ki, onlar gibi yazmak onlar gibi anlatmak ve onlar kadar bilmek istiyorum. İstiyorum da, buna zaman, mekân yok. Daha doğrusu rahatlık yok.

Ben eğitimli bir kadın olarak rahatlıkta olmasa da yine bilgi dağarcığıma katkı  sağlamak, erkekler özgü meslekleri yapmayı ispatlamak istiyorum.

Bir hayat mücadelesi var gidiyor. Eskiden hayat mücadele idi, şimdilerde mücadelenin adı hayat oldu. Dededen babadan anadan terbiye ve nezaketten başka bir şey kalmamışsa, ve üzerine sorumluluk almışsan, tekerleği döndürmek için aşırı çaba göstereceksin. İşi düzeltirsin, eşin bozulur, eşini düzeltirsin, işin bozulur. İkisini düzeltirsin, bu sefer çocuk bozulur.

Yakın arkadaşlarıma söylüyorum. Bir daha dünyaya geldiğimde inadına ya pilot, ya astronot ya da gözü açık bir iş insanı olacağım. Devletten ihale kapacağım ki, zenginliğe ilk adımı atmış olayım. Canım kimse üstüne alınmasın... Bizim ülkede şartlar böyle, çifte standart, her yönde böyle. Yahu ailede bile, kim güçlü ise evlat, ana, baba, karı, koca, dayı, yeğen herkes ondan yana olur. Bu dünyanın kanunu böyle...

Rıza Tevfik Bölükbaşı;

“BÖYLEDİR KANUNU KAHPE DÜNYANIN

DÖRT MEVSİM İÇİNDE BİR BAHAR OLUR” derken, 

2100 yıl önce yaşamış Tasitus adlı filozof; 

“BİR ÜLKE NE KADAR SOYSUZLAŞIRSA, KANUNLARI DA O KADAR ÇİĞNENİR” demiş.

Yani herkes bildiğini okur, otorite olmayınca bilek gücü, para gücü kanunların önüne geçer.

“Kanunlar örümcek ağına benzer” diyor bir bilgin. Ve devam ediyor. “Büyükler deler geçer, küçükler yakalanır.”

Bu kadar karamsar olmamı neye bağlıyorsunuz? Galiba ihtiyarladım. Ne diyorlar, “eğer geçmişi gelecekten çok seviyorsan ihtiyarlıyorsun demektir.” 

Ben geçmişi seviyorum. Geçmişte o kadar güzel şeyler vardı ki, tıpkı Faruk Nafiz’in dediği gibi:

 

<