Kerim EVREN

Kerim EVREN

RASTGELE HAYAT! (2)

DİL YANLIŞLARIMIZ

Hazırlayıp sunduğu izlencelerde sık sık kültür / sanat insanlarını konuk eden bir televizyon gazetecisi, çok özensiz bir Türkçe kullanıyor.

12  Nisan gecesi ağırladığı ünlü müzik adamı / edebiyatçıyı sunarken şöyle dedi:

-- Bu ülkenin kıymetli bir değeri.

"Değer", Arapça kökenli "kıymet" sözcüğünün bire bir öz Türkçe karşılığı.

Aynı kişinin en çok kullandığı sözlerden biri de şu:

-- Geçtiğimiz günlerde...

Zamanı biz geçmeyiz, o kendiliğinden geçer. Bu nedenle "geçtiğimiz..." yerine "geçen gün", "geçen hafta", "geçen ay"... diyebiliriz.

Aynı kanalda, 10 Nisan akşamı da CHP Sözcüsü Faik Öztrak'ın açıklamaları canlı yayımlanırken atılan şu başlık (KJ) dakikalarca ekranda kaldı:

"Salgının merkezüstü İstanbul"

Buradaki uydurma 'merkezüstü' bileşik sözcüğünün doğrusu:

Kimi görevleri yürütebilmek amacıyla kurulan, sürekli veya geçici olarak konaklanılan yer, anlamındaki Arapça kökenli "üs" sözcüğüyle yapılan tamlama; "merkez üssü".

 Ö. SEYFETTİN FARKI

Öte yandan, Tele 1 televizyonunun başarılı yöneticilerinden Murat Taylan, kendisinin hazırlayıp sunduğu "Gün Biterken" haber izlencesinde, güzel bir öneride bulundu:

-- "Dâhi" (olağanüstü yeteneği ve yaratıcı gücü olan kimse) anlamındaki ad ile "dahi" bağlacının telaffuzları (sesletim) birbirine karıştırılıyor. "Dahi"nin yerine, aynı anlama gelen "de, bile" bağlaçlarını kullanalım lütfen.

Uyulacağını umduğumuz bu öneri bize, ünlü hikâyecimiz Ömer Seyfettin'in (1884 - 1920) yazım kuralları konusundaki titizliğini anımsattı.

Yıllar önce aktardığımız, YeniGün okurları için yinelemek istediğimiz öykücük (anekdot) şöyle:

Rahmetlik öğretmenimiz Tahir Alangu’nun yazdığı öykücüğe [Ülkücü (1) Bir Romanın Yazarı, 1968] göre Ömer Seyfettin, devlet katında görevliyken resmî bir yazı kaleme alıp amiri Cevdet Paşa'ya götürür.

Paşa, yazıya göz atınca:

-- Ömer Efendi, 'dahi' kelimesi noktalı olacak, unutmuşsunuz, der.

Yazar ise aksi görüştedir:

-- Hayır Paşam, 'dahi'de nokta yoktur.

-- Bilginize inanırım Ömer Efendi. Ama siz yine de Lügât-i Naci’ye bakınız.

Ömer Seyfettin, düşüncesinde ısrarlıdır.

Tartışma uzayınca birlikte sözlüğe başvururlar.

Paşa haklı çıkar.

Ömer Seyfettin kahrolur. Utancından bir hastalık uydurup odasına kapanır.

Cevdet Paşa da yazarın dile karşı duyarlılığının dünyasını karartmasına üzülür. İki hafta sonra dayanamayıp Ömer Seyfettin'in odasının kapısını çalar:

- Ömer Efendi oğlum, artık yeter! Dahi’nin noktası için insan on beş günden fazla hasta yatmaz.   

Nereden nereye!

Günümüzün adı ustaya çıkmış kimi kalemleri, dilimize Roma İmparatoru Sigismond gibi yaklaşıyor. Sigismond halka seslenirken bir dilbilgisi yanlışı yapmış. Biri kendisini uyarınca da şu karşılığı vermiş:

- Ben imparatorum, dilbilgisine de hükmederim!

GRAM GRAM 'EPİGRAM'

Vergilerimizinden

Bin lira yardım isteyen

Ferrari'li bilge!

Seni mi kıracağız;

Aday ol ilk seçimde!

(Bitti)

<