İSMAİL SAYGILI

İSMAİL SAYGILI

SIĞINMA VE SIĞINMACILIK - 1

SIĞINMA VE SIĞINMACILIK - 1

Her zaman dünyanın her yerinde mazlumlar, zalimler karşısında korunma çareleri aramıştır. Kimi zaman -kuş konmaz kervan geçmez- enginlere, dağlara, mağaralara sığınmış. Kimi zaman vicdan sahibi insanlara veya şehirlere sığınarak yaşamlarını sürdürebilmişler.
     Yazılı belgelere yansıyarak kutsal yazılarda yer alan ilk dramatik sığınma; sınırlı sayıda olsa da; Hz. İbrahim’in Kenan denilen yabana sığınmasıdır.
     Daha sonraki dramatik sığınma ise; doğup büyüdüğü topraklardan müşrik Mekke egemenleri tarafından göç\hicret zorunda bırakılan Hz. Muhammed’in pağan Medine’ye sığınmasıdır. Putperest\pağan Medineliler\Ensar; Mekke’den göçenleri “muhacir” olarak kabul etmiş. Güvence vermek için bir sözleşme (Medine Sözleşmesi) akdetmiş. “Senin dinin sana, bizim dinimiz bize” diyerek laiklikliğin ve hoşgörünün ilk örneğini yaşatmıştır.
     Yazık ki “uygarlık çağı” diye ifade edilen son yüzyılda bile İbrahim ve Muhammed peygamberleri göç zorunda bırakanlardan daha zalimlikler ortaya çıkmaktadır. Son örnek; “küresel egemen” olan Amerika ile “terörist devlet” niteliği kazanan İsrail’in Ortadoğu’da yarattığı dramlardır. Çağın en yüksek silah teknolojisi kullanan İsrail Devleti’nin Gazze’de yaratmakta olduğu soykırımdır. 
    Daha öncesinde Amerika; BOP uygulayarak ve Irak devlet başkanının despotluğu yalanıyla Irak’ı parçalamıştı. Sonra, var ettiği terör örgütlerini yok etmek gerekçesiyle Suriye’yi parçalamak için vekalet savaşları başlattı. 
     Her iki olay nedeniyle Türkiye’ye yoğun göç\sığınma başladı. Ardından Taliban yönetimine teslim ettiği Afganistan’dan kaçanların sığınmaları başladı. Göçmen İdaresi’nin verdiği bilgiye göre Ekim 2024 sonu itibarıyla Türkiye’de “62 ayrı devlete mensup” sığınmacı vardır.Türk askerini şehit eden IŞİD mensubu terörist bile maaşa bağlanmıştır!
    Türk halkı; başlangıçta zalimlerden kaçanları; “Ensar” anlayışıyla karşıladı. Yaşadığı ekonomik dar boğaza, depremzedelerine karşısında çaresizlik içinde olmasına, öğrencilerinin aç şekilde okula gidip gelmelerine, enflasyon altında ezilmesine vb rağmen; var olan imkanlarını sığınanlarla bölüştü. Taa ki iktidarın istismarı dayanılmaz oluncaya kadar…
                             *****
      Sığınma; her devirde ve her yerde yaşanmıştır. Ama sığınma; her zaman geçici olmuştur. Çünkü sığınmacıların beklenti ve çabası, bir an önce topraklarına, harap hale gelmiş olsa da evlerine dönmek arzusudur. 
     Türkiye’ye sığınan sığınmacılardan özellikle ve Afganistan  Suriye’den göçenlerin amacı; “sığınmacı” görünüp kalıcı olmak olduğu ortaya çıkmıştır. Adeta Türkiye’yi “üreme alanı” olarak kullanmaktalar. Zira, sığınma ihtiyacı içindeki bir kimse; özellikle üremeyi değil, yurduna dönmeyi ister. Fakat Suriyeliler, ev sahibi durumundaki Türk halkının ne denli geçim sıkıntısı içinde olduğuna aldırmıyor. Sağlık, eğitim, iş, kira, yiyecek, seyahat…vb konularda aldıkları destekle geçim garantisi içinde uzun süredir bedava yaşamaktalar. O nedenle hem sığınmacı, hem üreme sayıları ile Türkiye’nin ekonomisini de demografisini de değiştiriyorlar. Büyük kentlerde işyeri açanlar bile vergi, harç, rüsum konusunda muaftır; yardımı almaya devam ediyorlar. Kayıt dışı çalışıyorlar. Bütün sığınmacılar, Türklere ait dükkanlar yerine Suriyelilere ait dükkanlarda alışveriş yapmaya özen gösteriyorlar. Kendilerini korumaya alanlara karşı nankörlük yapıyorlar.
   Hükümet ise; işin başından beri laik sitemi değiştirmek davası güdüyor. Bunun için “dindar ve kindar” nesil yetiştiriyor. Suriyeli ve diğer sığınmacı nüfusun “selefi Müslüman” olmalarını avantaja çeviriyor. Laik yurttaş sayını azınlığa düşürmeye çalışıyor. Yasaları ihlal ederek vatandaşlık veriyor. “Geçici koruma” statüsünü kalıcı hale getiriyor. 
        “Kardeş” East’ı “düşman” Eset ilan ettiği günden itibaren, bu işle kendisine seçmen yaratma stratejisi ile başlatmış. Aynı kararlılıkla sürdürüyor.
                            *****
      Amerika ve İsrail; Suriye’yi da Irak gibi parçalamak istiyordu. Bunun için iç karışıklar ve vekalet savaşları başlattı. Türkiye hükümeti de ÖSO’yu eğitip donatarak ve IŞİD’in hücrelerine müsamaha göstererek destek verdi. Çoluk çocuk dışındaki Suriyelilerin ülkelerini savunmaları, düşmana karşı koyma yerine Türkiye’deki bedava yaşamı seçmelerine olanak verdi. Kendisiyle aynı siyasi-selefi İslam anlayışı içinde olan Suriyeli yetişkin erkekler ile gençlerin; ülkelerini savunmaktan kaçmalarını özendirdi. Kaçaklar; “sığınma” gibi soylu bir hakkı istismar ederek üreme alanı buldular. Suriye’yi savunanların yok olmalarından sonra onların yetim, sakat ve aç kalanlarını yönetmek zamanını bekliyorlar. 
     “Uluslararası İşgücü Yönetmeliği” adlı bir yönetmelik vardır. Türk hükümeti bu yönetmelikte önemli değişikliler yaptı. Suriyeli sığınmacılara özel haklar var etti. Böylece Türkiye’yi sığınmacıların deposu haline getirdi. En kısa zamanda ülkelerine dönmeleri gereken “geçici koruma” altındakilerin kalıcı olarak yerleşik hale gelmelerinin yolunu açtı. 
     Gayri resmi bilgilere göre Türkiye nüfusu 86 milyon kadardır. Bunun yüzde on beş kadarı sığınmacı vardır. İçişleri Bakanlığının yabancı sayısının 4 milyon 460 olduğunu açıklaması, inandırıcı bulunmuyor. Göçmen İdaresi verilerine göre 62 ayrı ülkeye mensup sığınmacı vardır Türkiye’de.
      Bakanlığa göre “geçici koruma” altındaki Suriyeli sayısı 3.112.683’tür. İkamet izni olanların sayısı ise; 1.116.703’tür. Bu sayının %10 kadarı “çalışma izni” sahibidir. Bunlar; vergi ve sigorta priminden muaftır ve teşvik alırlar.       
     Çalışmak çağından olan 1.650.000 kişiden sadece 77 bini SGK pirimi ödüyor. Hükümet ise; Türk yasalarına göre çalışıp prim ödeyerek emekli olan yurttaşlarına, açlık sınırı altında bir maaş vermekle onları sığınmacılardan bile sığınmaya muhtaç hale getirmekten ısrar ediyor!  Ama yetişkin sığınmacı Suriyelilerin neden çalışmadıklarını önemsemiyor. Oysa o kimseler, vergi ve prim ödememek için “merdiven altı” anlayışla kayıt dışı çalışıyor. Genel bütçeden aldıkları maddi yardımla yüksek sağlık gibi harcamaları kaybetmek istemiyorlar. Binlerce “geçici koruma” altındakiler, kayıt dışı çalışarak kazançlarına kazanç ekliyor. Açgözlü işverenler de ucuz emek sömürüsü anlayışıyla olağan sayıyor! 
     Bu olanağı veren; gelecekte seçmen kazanmak hesabı içinde İhvan’ı, Hamas’ı, siyasal islam’ı isteyen anti laik dava peşindeki 22 yıllık hükümettir.

<