Ümitlendim ama!..
Bugün ajanslara Gençlik ve Spor Bakanlığı'ndan bir açıklama düştü.
Açıklamada; "Bazı branşlarda Spor Bilimleri Fakültesi Antrenörlük Eğitimi Bölümünde eğitim almış nitelikli insan kaynağı konusunda eksiklikler bulunduğu belirtilerek, atıcılık, bilardo, bisiklet, buz hokeyi, buz pateni, bocce, boks, curling, dağcılık, eskrim, hava sporları, halter, hokey, kano, kayak, kürek, modern pentatlon, okçuluk, oryantiring, ragbi, triatlon ve yelken olmak üzere toplam 22 spor dalıyla ilgili Bakanlığın, üniversite ve spor federasyonlarıyla iş birliği içerisinde ‘Okuldan Sahaya’ adlı bir çalışma başlatıdı" denildi.
Çok uzun zamandır sporcu bir evlat yetiştirme çabası içinde olduğumdan, özellikle de büyük kulüplerdeki alt yapı sistemlerinin ne kadar yetersiz olduğunu bildiğim için, dost meclislerinde hep şunu ifade ediyorum; "Spor kulüplerinin alt yapıları kapatılmalı, sporcu yetiştirme işinin acilen okullara devredilmesi gerektiğini ve Amerika'yı yeniden keşfetmenin lüzumu olmadığını" söylerim. Çünkü Amerika sporcu yetiştirme sistemini 1980'li yıllarda çözmüş. İspat istiyorsanız 1980'li yıllardan sonraki Olimpiyat Oyunları'na, atletizm, yüzme, basketbol, voleybol, hatta futbol şampiyonalarına bakın. Hepsinde varlar ve genelde zirveye oynuyorlar.
Sakın yanlış anlamayın... Amerkancı değilim... Meraklısı hiç değilim... Ama sistemciyim. Hele ki sistem doğruysa ve size meyvesini bolca veriyorsa o zaman o sistemi alıp sizin de uygulamanızda bence hiç bir vebal yok... Hatta gelişmek istiyorsanız buna mecbursunuz...
Bakın bizde yaşanan bir kulüp olayını anlatayım size:
İsmi lazım değil büyük bir kulübümüz, çok ilgi gören bir spor branşı için, Avrupa'nın en büyük külüplerinden bir tanesinden genel koordinatör transfer etti. Yani alt yapının tüm sorumluluğu bu kişiye teslim etti. Dışardan gözlemlediğimizde bence müthiş bir işti. Ancak bir sene sonra yapılan alt yapı seçmelerinin bitiminden hemen sonra bu kişi istifa etti. Neden mi? Çünkü seçmelerde bu koordinatör 3 tane oyuncuyu beğendi, ancak altında çalışanlar O'nun beğendiği değilde, başka 3 isim getirdiler önüne. Koordinatör sordu bunlar kim diye. Cevap: "Efendim biri Yönetim Kurulu Üyesi'nin tanıdığı, öteki A Takım oyuncusunun tanıdığı, bir diğeri de bilmem kimin tanıdığı. Bunları alt yapıya alacakmışız, öyle emir geldi."
Bunu duyan koordinatör anında ülkesine bilet alıp akşamında ülkemizden ayrıldı.
Bizde bu ahbap çavuş ilişkisi olduğu sürece, sporda ilerlememiz mümkün değil. İnanın bana ne yavrucaklar, ne yetenekler bu sistemde heba olup gidiyorlar.
Daha bunlar gibi, ne yazık ki yüzlece, binlerce örnek var ki -vakti zamanı gelince yazmaya devam edeceğim bu örnekleri- bu oyuncu tüketim canavarı kulüplerden alt yapı işi ivedi şekilde alınarak, okullara verilmeli. Hem de anaokulundan başlayarak.
Neyse, bu konudaki düşüncelerimi ilerleyen dönemlerde daha detaylı ve nedenli olarak ifade edeceğim.
Başa dönersek, ajanslarda "Okuldan Sahaya" Projesi başlığını görünce ümitlendim. Detaylarını okumadan "Tamam. Sistemi keşfettiler. Hele ki Tokyo 2020 Olimpiyatları'nda ülkece biraz kıpırdayınca, doğru yolu buldular" dedim. Dedim de detayları okuyunca, hevesim kursağımda kaldı.
Önce projeyi anlamadım. Bir daha okudum. Gene anlamadım. Acaba dedim ajans mı eksik geçti detayları. Başka ajanslara baktım, onları da okudum, gene anlamadım.
En sonunda Türkiye Triatlon Federasyonu'nun sitesinde, biraz daha detaylı okuyunca, üniversitelerde 22 adet branşta yetiştirilmek üzere öğrenci kontenjanı açıldığını anladım.
Üniversite mi?
18 yaşından sonra mı oyuncu yetiştireceğiz?
Bunun fiziksel gelişimi, teknik gelişimi, ruhsal gelişimi...
Bunlar 18 yaşından sonra mı olacak?
Ümit ediyorum ki şakadır.
Ya da ben açıklamayı yanlış anlamışımdır.