Kerim EVREN

Kerim EVREN

VAHDETTİN'İN 'GİTTİĞİ' GÜN -2

Son Osmanlı padişahı Vahdettin, ağabeyi Sultan Reşat'ın (V. Mehmet) İspanyol gribinden ölmesi üzerine, 3 Temmuz 1918'de tahta çıkmıştı. "Cülus"tan dört ay on gün sonra 13 Kasım 1918'da Osmanlı başkenti İstanbul, emperyalistlerce ilk kez işgal edildi. 

* İşgal altındaki İstanbul'da, başta gıda maddelerinde görülmemiş fiyat artışları yaşandı; ekmeğin fiyatı 12 kat, zeytinyağının 23 kat, şekerin 60 kat arttı. "Çünkü, Osmanlı parasının yabancı paralar karşısında değer kaybetmeye başlaması, bu ürünlerin tüketiciye pahalıya gelmesi sonucunu doğurmuştu." (1)

Bir başka anlatımla "para, pula dönmüştü". 

* İlginçtir; 'paranın satın alma gücündeki aşırı düşüşü' anlatan "pula dönmek" deyimi de Vahdettin'in babası Abdülmecit'in padişah olduğu yıllara (1839 – 1861) dayanır. Bozuk para sıkıntısı başgösterince posta pulları, üzerine değerini belirtir kupür vurularak alışverişlerde kullanıldı. (Günümüzde, 85 kuruşa mal olan 50 kuruşun neyse ki sıkıntısı çekilmiyor!)

İÇ VE DIŞ BORÇ BATAĞI

* Yoksulluk, sarayların kapısından içeriye kolay kolay giremez. Borç gırtlağa dayansa da! Osmanlı'nın ilk kez borç batağına saplanması, yine Abdülmecit döneminde olmuştu. İlki, İngilizlerin iteklemesiyle girdiği Kırım Savaşı  sırasında (1853 - 1856) olmak üzere, 1860'a değin Osmanlı dört kez dış borca sokulmakla kalmadı, Beyoğlu sarraflarından devlet adına alınan para da 80 milyon altın lirayı aştı. Bunlar için rehin verilen mücevherlerle borç senetlerinin bir bölümü, yabancı tüccar ve bankerlerin eline geçti. (2)

* Ağabeyi Sultan Reşat'ın ölmesinden sonra tahtla birlikte ağır borç yükünü devralan (!) Vahdettin; İstanbul'un ikinci kez işgal altında tutulduğu 17 Kasım 1922'de İngilizlere sığınıp "Malaya" zırhlısıyla Malta'ya kaçarken yanında 140 milyar lira değerinde para ve mücevher götürdü. 

* Vahdettin, 37 gün kaldığı Malta'dan sonra İtalya'nın San Remo kentine yerleşip1926'da orada öldü. Yurt dışına kaçırdığı servete karşın borç içinde yüzüp hacizlerle boğuşarak... Hazıra dağ dayanmamıştı. "Mülk"ünü (!) terk ederken dokuz kişilik maiyetinde, 'konyak tedarikçisi' Tütüncübaşı Şükrü Bey'in yanı sıra kimler vardı dersiniz: bir seccadeci, bir esvapçı (padişahın giyimiyle ilgilenen görevli), bir berber, daha şaşırtıcısı bir de "musahip" yani sohbet arkadaşı...  (3) Bu kişilerin masrafına, Mustafa Kemal'e suikast yapma sözü veren bir dolandırıcının 'çarptıkları' da eklenince paralar suyunu çekmişti. 

* Düşük padişah, 4 Ağustos 1924 tarihinde, San Remo'dan dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a bir mektup yazıp İngilizlerden bu kez para istedi. (4) Ama, bildiğimiz kadarıyla nasihat bile alamadı.

ŞEHİT KANLARI VE DÜĞÜN

* Vahdettin'in kaçarkenki maiyetinden tütüncübaşısının anılarına geçen haftaki yazımızda değinmiştik. 'Konyak sever'  padişahın "İstanbul'dan, hele hele Nimet Sultan'dan haber beklediğini" de... Nimet Hanım, Vahdettin'in beşinci ve son karısıydı. Bartınlı bir bahçıvan olan babasının ölümünden sonra 1913'te Sultan Reşat’ın sarayına alınmıştı. 

* Padişah Vahdettin'in 60 yaşındayken beşinci eş olarak gözüne kestirdiği Nimet Nevzat, henüz 19'undaydı. 1 Eylül 1921'de Yıldız Sarayı'nda görkemli bir düğünle evlendiler. O sırada, Kurtuluş Savaşı'nın en kanlı günleri yaşanıyordu. 23 Ağustos'ta başlayıp 13 Eylül 1921'e dek sürecek Sakarya Meydan Muharebesi'nde, bıyığı terlememiş vatan evlatları cephede, işgalci düşmanı kovmak uğruna şehit düşüyorlardı. İşgalcilerin işbirlikçisi (hâttâ kimi tarihçilere göre 1922'de resmen İngiliz casusu olacak) 60'lık padişah ise yeni evlilik derdindeydi.

* Vahdettin, İngilizlere sığınıp götürüldüğü Malta'dan ve daha sonra da San Remo'dan, genç karısı Nimet Sultan'ı, aşk mektubu bombardımanına tuttu. Nimet Sultan ancak iki yıl sonra 1924 'te San Remo'ya, kocasının yanına gidecekti. 1926'da Vahdettin'in ölmesi üzerine de İstanbul'a dönecekti.   

* Nimet Sultan, İstanbul'da ikinci evliliğini (1927), denizci Ziya Seferoğlu ile yaptı. Vahdettin'den çocuğu yoktu. Denizci eşinden biri kız öbürü erkek ikiz çocukları oldu. 23 Haziran 1992'de Anadoluhisarı'nda, 92 yaşındayken öldü. İleri yaşlarında, geçmişinden söz etmeyi pek sevmiyordu. Eşinin yengesi Nevin Hanım, bir ziyareti sırasında sormuştu:

-Nimet Hanım, Atatürk’e kızgın mısınız? Sizi saraydan sürdü, memleketten çıkardı. Eski günleri, sarayı arıyor musunuz?

-Eski günleri hiç aramıyorum. Vahdettin Efendi hatalıydı. Sağ olsun, Atatürk bizi kurtardı! (5)

ATATÜRK İLE SABİHA SULTAN 

* Vahdettin'in kızlarından Sabiha Sultan ile Mustafa Kemal arasında evlilik girişimi söylentileri de öteden beri yaygındır. Bunlardan kimine göre Vahdettin, kızını Mustafa Kemal'le evlendirmek istemiş, kimine göreyse evlenme istemi genç komutandan gelmişti. 

* Ata, böbrek rahatsızlığı nedeniyle kaplıcalarında tedavi gördüğü Karlsbad kentinden (şimdi Çekya sınırları içinde) 1918 Temmuz'unda İstanbul'a dönmüştü. Hekim arkadaşı Rasim Ferit Talay'la Maçka semtindeki bir parkta buluştular. Mustafa Kemal, sözü Sabiha Sultan'a getirip arkadaşına, olası evlilik hakkında görüşünü sordu. Doktorun olumsuz düşüncede olduğunu anlayınca şöyle dedi: "Tek dostum senmişsin, herkes bu işi yapmam için ayak diriyor." Ve evlenmesi için ısrarcı olanlara artık bu konudan söz etmemelerini söyledi.

* Sabiha Sultan, yıllar sonra Mustafa Kemal'le evlilik konusu açılınca "Kendilerini bir defa görmüş ve hoşlanmıştım. Gayet yakışıklı idi. Ateş gibi gözleri vardı, alev alev yanıyorlardı. Ama evlenemezdim zira Faruk’u seviyordum." diyecekti. Faruk dediği kişi, Halife Abdülmecid Efendi’nin oğlu olan, kuzeni Şehzade Ömer Faruk'tu ki sonradan onunla dünyaevine girmişti. Mustafa Kemal de bilindiği gibi Latife Hanım'la kısa süren bir evlilik yapacaktı.

SON SÖZ: Atatürk, "Nutuk"unda; Vahdettin'in, "onuru çok yüksek, asil bir milleti, nasıl yüz kızartıcı durumlara düşürdüğünden" uzun uzun söz eder. Büyük Önder, eğer Sabiha Sultan'la evlenseydi kendisi de hanedanın bir parçası olacağından belki tarihin akışı değişecekti.

Tarihin ve talihin bizim yanımızda olmasının değerini bilelim. 

GRAM GRAM 'EPİGRAM'

-Şadiye Yılmazgil'e-

Gözümüz gönlümüz

Kan revan;

Yaralara sarılmaktan.

Tanrı yaratıp

Dünyaya göndermiş de...

Sensin öğretmenim

Bizi İNSAN yapan.

1) Necati Çavdar; "Mütareke Dönemi’nin İlk Aylarında İstanbul'da Ekmek Meselesi", Belleten, Türk Tarih Kurumu, Sayı: Nisan 2014, Cilt LXXVIII - Sayı 281

2) Vikipedi, özgür ansiklopedi

3) İngiliz İşgal Orduları Komutanı General Harington'un Refet Paşa'ya yazdığı mektuptan.

4) Prof. Dr. Metin Hülagü;  "İngiliz Belgeleriyle Vahdettin ve Osmanlı Hanedanı", Timaş Yayınları

5) Yazar Oğuz Karakartal'ın tanıklığı; https://millidusunce.com/misak/vahdettinin-esi-mustafa-kemal-icin-ne-dedi-ani-oyku/

DÜZELTME: Geçen haftaki yazımda, Padişah Vahdettin'in ağabeyi  II. Abdülhamit'ten, yanlışlıkla "amcası" diye söz etmiş olduğumun ayırdına vardım.  Düzeltir, özür dilerim. (K.E.)

<