Kerim EVREN

Kerim EVREN

YAŞAMIN GERÇEK ANLAMI

Hafta başında Nevruz Bayramı'nı kutladık. 

Farsça kökenli "nevruz";  ilkyazın ilk günü (yeni gün) demek.

Atalarımıza göre yeni yılın da ilk günü; Türklerin dört yüz yıl yaşadıkları Ergenekon'dan, demir dağını eritip çıktıkları varsayılan kutlu gün.

[Eski Türkçeden ilginç bir sözcük:Yeni yıla girilen ilk ânı anlatan, "yılgayak" (cılgayak).]

İşte, yerbilimcilere bakılırsa 'dört milyar 540 milyon yaşındaki' Dünyamızda 21 Mart'ta gün - tün yine eşitlendi (ekinoks).  

Balıkesir yöremizin ciğerlere işleyen ünlü "Keklik" türküsünde "yârin boynuna sarması" istenen "uzun (da) geceler", son üç gündür kısalıyor.

Ekinoks'ta, yaşam kaynağı Güneş'in ışınları, ekvatora dik açıyla geliyor. O yüzden geceyle gündüz eşit. Hem Kuzey Kutbu hem de Güney Kutbu aynı anda 'gün doğumu hattında' (1) bulunuyor; gün ışığı her iki yarımküre arasında eşit olarak paylaşılıyor. 

Hem iyi yürekli, eliaçık hem de eşitlikçi olan yalnızca doğa.

Eskimiş Arapça kökenli "müsavat" (eşitlik), Padişah II. Abdülhamit döneminde, yasaklanan sözcüklerden biriymiş.

O gün bu gündür de yasak; siz bakmayın sözlüklerden çıkarmadıklarına!

(Gerçi, Diyarbakır'da pazar günü Nevruz Bayramı'nı kutlamak isteyenlerin kafalarına polis copları 'ayrım gözetilmeden' eşit olarak indirildi ya!)

İNTİHARIN EŞİĞİNDEN...

Bugün, Akira Kurosava'nın doğum yıl dönümü. Ünlü Japon film yönetmeni, 23 Mart 1910'da doğmuş, 1998'de öldü.

Sanatçının en önemli filmlerinden biri, "1976 En İyi Yabancı Film Oscar'ı"nı kazanan "Dersu Uzala".

Filmin uyarlandığı Vladimir Arsanyev imzalı kitap, 1923'te hem  Sovyet Rusya'da hem de Avrupa'da ancak üzerinde değişiklikler yap(tır)ılarak yayımlanabilmiş.

Kurosava'nın yaşamında da çok özel bir yeri var... 

Sinema eleştirmeni Rekin Teksoy'un tanımlamasıyla "Japon Sineması'nın imparatoru" Kurosava, 1970'lerde işsiz kalır. (Evet, gün gelir, imparatorlar bile işsiz kalabilir!)

Üret(e)meyen insan, mutlu olamaz. Hele söz konusu kişi bir sanatçıysa ki onun ürünleri birer 'yaratı' (Fr. création); mutsuzluğu da Olimpos Dağı'nın dorukları sarplığındadır.

Şaka değil; işsizlik bunalımından canına kıymaya kalkışan Kurosava'nın imdadına, Ruslar yetişir. Ona, "Dersu Uzala"yı çekmesini önerirler. Aslında bu, 1961'de yönetmen Agasi Babayan tarafından sinemaya uyarlanan filmin ikinci çevrimi olacaktır. 

CESUR ASLAN = DERSU UZALA

Dersu Uzala (1849-1908), gerçek bir kişiliktir. Rus yüzbaşı Arsenyev'in, 'Türk soylu' halkların yaşadığı Rusya'nın doğu kesimlerinde araştırma ve keşif gezisi yaparken tanıdığı bir  'avcı / iz sürücü'dür.

Yaşar Kemal'in "İnce Memed"indeki Çukurovalı iz sürücülerin belki de atası olan Dersu Uzala; peşinden gittiği hayvanın ayak izlerine bakarak ağırlığını, yaşını, hasta olup olmadığını anlayacak denli bir bilge kişidir. Biraz abartılı sayılsa da tamamen sönmüş olan ateşi, küllerinden yeniden canlandırabilecek yeteneğe sahiptir.

Dersu Uzala, değişik kaynaklara bakılırsa Yakut Türk'ü, Çuvaş Türk'ü ya da Nani (Abhazya) halkındandır.

Kendisi de bir Çuvaş Türk'ü olan yazar İlya İvanov'a göre "dersu", Çuvaşçada 'çırsır' (Türkiye Türkçesiyle "cesur"); "uzal(a)" da 'aslan' demektir. (2)

(Bu arada, Çuvaşça ve Yakutça'nın; Orta Asya Türkçe'si lehçeleri iken zaman içinde birer 'bağımsız dil' özelliği kazandığını belirtelim.)

DOĞA İLE BÜTÜNLEŞMEK

Kurosava, oya gibi işleyerek çektiği filmi, bozkırdaki zorlu iklim koşullarının da etkisiyle iki yılda bitirebilir.

Sonuç, doğaya neden sahip çıkması gerektiğini insanlığa anlatan görkemli bir yapıttır. Bu konuda sözü yine sinema eleştirmeni Rekin Teksoy'a bırakalım: (3)

"Doğa tutkunu rehber (Uzala) araştırmacıya (Arsanyev) doğanın gizlerini öğrettikçe araştırmacı yaşamın gerçek anlamını kavrar. Doğanın ancak kendisine saygı göstermeyenlere düşmanca davrandığını öğrenir. Olağanüstü güzellikte orman ve step görüntüleri içeren film, insanın doğayla bütünleştiği oranda kendi varlığının anlamını sezebileceğini vurgular." 

Kurosava'dan, bizim doğasever (!) Cengiz'lerin yanı sıra beyin göçünü hafife alan "varsın gitsinlerci" yetkililerimize de bir iletisi var. (4) Ölümsüz yönetmen, anılarına yer verdiği kitabı "Kurbağa Yağı Satıcısı"nda (Agora Kitaplığı, 2006) kendisini, doğup yetiştiği ırmak kirlendiği için bir Sovyet ırmağına yüzerek yumurtalarını oraya bırakmak zorunda kalan bir Japon somon balığına benzetiyor. Ve soruyor:

''Japon somonunun doğal olarak yumurtalarını bir Japon ırmağına bırakması gerekmez mi?''

Kurosava, neyse ki bizde olduğu gibi, bir başka ilençsever yetkili çıkıp "Gidişleri olsun da dönüşleri olmasın!" demediği için (!) ülkesine dönebildi ve son nefesini kendi yurdunda verdi.

Her şeye karşın yalnızca doğanın hem iyi yürekli, eliaçık hem de eşitlikçi kalabildiği dünyamızda galiba bu bile az şey değil.

DİL YANLIŞLARIMIZ

* Belediyeler, akaryakıt fiyatlarına ardı ardına zam yapılması üzerine ulaşım maliyetlerini karşılamakta haklı olarak zorlanıyor. O yüzden de taşıma hizmeti ücretlerini yurttaşlara yansıtmak zorunda kalıyorlar. 

Bir tv kanalımızın hafta sonundaki ana haber bültenlerini sunan deneyimli hanımefendi, konuya ilişkin haberlerde "toplu taşıma" yerine, bir 'a' harfi eksiğiyle "toplu taşım" diyor. Kanalın yetkilileri veya izleyiciler de kendisini uyarmıyor olmalı ki aynı yanlışı sürdürüyor.

"Taşım; yemeğin, içinde bulunduğu kaptan taşacak denli kaynaması" demek. Yemek tariflerinde "bir taşım kaynatmaktan" söz edildiği gibi.

(Şakayla karışık söyleyecek olursak; toplu taşım, söz gelimi Bolu Mengen'deki aşçılar şenliğinde yapılabilir!)

* Aynı sunucu hanmefendi, 8 Şubat 2020'deki haber bülteninde, Kıbrıs'ta Halil Falyalı cinayeti zanlılarının kılık kıyafetlerinden söz ederken şöyle bir söz kullandı:

-- Şekil şemal.

'Dış görünüş' demek olan sözün doğrusu: Şekil ve şemail (şeklüşemail).

ÇAM (ORMANI) DEVİRMEK!

* Bitmedi! Söz konusu sunucu, 12 Şubat 2022 akşamı de altı parti dilerinin yaptıkları tarihsel toplantının haberini verirken şöyle dedi: 

-- Mütevazi bir masa, mütevazi bir menü... 

Sunucunun, son sesi 'i'yi üstüne basa basa söylediği "mütevazi" Arapça kökenli bir sözcük. Anlamı: 'Birbirine koşut, paralel'.

Söylemek istediği ise 'alçakgönüllü' anlamına gelen ve son sesi 'ı' olan, yine Arapça kökenli "mütevazı".

Fransızcadan dilimize aynen aktarılan 'yemek listesi' anlamındaki sözcük (Fr. menu) de bizce "mönü" olarak yazılıp aynı özgün biçimiyle sesletilmeli.

Bunca hayhuy arasında, teklifsiz deyişle ramazan davulcusu yellenmesi gibi güme gideceğinden eminiz ama yine de isteyenin bir yüzü kara... diyelim.

GRAM GRAM 'EPİGRAM'

Çanakkale içinde

Asma avro köprüsü;

Şehit torunlarına...

Tasma ömür törpüsü.

1) Vikipedi - Özgür Ansiklopedi'ye göre 'gün doğumu', sabah güneşin üst ucunun ufukta göründüğü anı belirten bir terim.

2) https://www.sinemasali.com › author › mert-gozdeoglu

3) "Rekin Teksoy'un Sinema Tarihi", Oğlak Yayıncılık, 1. Cilt, sayfa 531 - 532

4) https://www.sinemasali.com › author › mert-gozdeoglu

<